ŞEHİR PAZARLARINDA VALENCIA MERCAT CENTRAL


Valencia, İspanya ‘da gezmelere doyamadığım güzel bir bölge… Kaleler, antik tiyatrolar, doğa yürüyüşleri, “paella ve tapas” tadımları derken günlerin çabucak geçtiği Valencia gezimi bir kaç yazıya zor sığdırdım, Xativa, Costa Dorada, Costa del Azahar ve bir de “Paella” üzerine bir yazı… Bugün bölgeye adını veren Valencia kentine biraz yakından bakmak istiyorum. Bakmak derken daha çok bir çeşit “tadına bakmak” olacak sanırım, çünkü bir kaç saray, park ve benzerlerinden sonra soluğu nerede alacağım belli, Avrupa’nın en büyüğü ve görkemlisi olduğu söylenen Valencia’nın meşhur “Mercat Central” tarihi şehir pazarında fotoroman tadında bir gezintiye davet ediyorum sizi.

Mercat Central, Valencia 


Velencia Mercat Central (Valensiya merkez Pazarı)  yaklaşık 8,000 metre karelik alanı ile Avrupa’nın en büyük kapalı şehir pazarı. Burada günde ortalama 1,300 kişi çalışıyor. En önemli özelliklerinden olan yüksek çatısının ve “Art Nouveau” dekorasyonunun kendine özgü renkleri ve geometrik yapısı dikkat çekici. Bu zarif ve işlevsel yapının bir yarışma sonucu ortaya çıkan bir proje olduğunu öğrenince hikayesini de merak ettim. Mercat Central binası 1910 yılında Francisco Guardia ve Alejandro Soler tarafından projelendirilmiş. 1914 yılında orijinal projede bazı değişiklikler yapılmış. İnşaatın tamamlanıp kullanıma açılması ancak 1928 yılında gerçekleşebilmiş. İspanya kralı tarafından açılışı yapıldıktan sonra kısa zamanda şehrin ve bölgenin gözdesi olmuş.

Biraz soğuk ama güneşli bir günde Mercat Central Valencia’da çok keyifli bir yarım gün geçirdim. Balıktan, sebzeye, kasaplardan fırınlara pazardaki hemen hemen tüm tezgahları dolaştım, doğanın cömert davrandığı verimli Valencia topraklarının sebze ve meyvelerini, balıkçıların tezgahlarındaki taptaze balıkları, olabildiğince de alışveriş yapanları görüntülemeye çalıştım. Valencia portakallarının kokusu fırından yeni çıkan bademli çöreklerin kokusuyla karışınca yeni kahvaltı etmiş olmama rağmen erkenden acıktım. Sesler ve kokuların muhteşem birleşimiyle kendimden geçtim. Alışveriş sonrası insanların bir şeyler atıştırıp sohbet ettiği “Bar Central” dikkatimden kaçmadı,  oldukça kalabalık olan barın yüksek taburelerinde dinlenip etrafı seyrettim. Yarım günüme bütün bunları sığdırmak hiç de zor olmadı. Madrid ve Barcelona pazarlarını da gezdiğim için kesin olarak söyleyebilirim; Valencia her ikisini her manada solluyor, Mercat Central bence şehrin en ilginç ve renkli yerlerinden. Eğer seyahatlerinizde yerel halkın günlük yaşamını, alışkanlıklarını, rutinlerini merak ediyorsanız, şehir pazarları tüm duyulara hitap eden görkemli bir şölen… 
Valencia’ya dönersek, özel bir tavsiyem de olacak;  Mercat Central gezinizi  öğle saatlerinde bitirirseniz,  arka kapısının açıldığı sevimli ve eski bir meydan olan “Calle de Palafox” meydanındaki küçük restoranlarda günün paellasını denemelisiniz.
Plaça de la Cuidad de Brujas S/N 46001 Valencia 34 963 829 100 
Market saatleri: 8:00 – 14:30  Pazartesi – CumartesiPazar Kapalı 


9:30 Uzun bir sabah yürüyüşünden sonra Plaça de la Cuidad de Brujas.  Mercat Central ana kapısındayım…  


Tavandaki büyük kubbe, geniş camlar ve “Art Nouveau“mimari ayrıntılar çok hoş, her şeyden önce alanın büyüklüğüne uygun şekilde iyi ve doğal bir aydınlatma sağlanmış.

Hayranlık uyandırıcı bir tavan mimarisi…

Seramik, ve cam süslemeler yapıldığı dönemin zevkini yansıtıyor… 


9:45 Binanın içini biraz fotoğraflayıp, dosdoğru deniz ürünlerinin satıldığı bölüme geçiyorum. 
“Pescados y Mariscos” 
Seyahatlerimde denizden gelen her şeyi yerim, özellikle kabuklular ve böcekler benim her zaman favorim. Ülkemizde kısıtlı sayıda tüketilen ve çoğu zaman tazesini bulmanın zor olduğu midye ve tarak bu bölgede bol bol tüketiliyor, Mercat Central tezgahlarında taptaze kabuklu deniz ürünlerinin yanı sıra okyanus balıklarından tatlı su balıklarına pek çok çeşit balık satılıyor. Pazarın en kalabalık bölümü sanırım burası, hiç bir tezgahın başı boş değil, sanırım alışveriş biraz da bahane, uzun uzun sohbet ediyorlar, İspanyolca bilmiyorum ama kulağıma hoş gelmiştir her zaman, cıvıl cıvıl nefes almadan konuşmalarına kulak misafiri olmak eğlenceli de oluyor.

Yabancı müşterilere bir şeyler anlatmaya çalışıyor, ingilizcesi yetmiyor, ama sempatik bir adam… 

Teyzemiz zorlanıyor balık seçerken… 


Denizden ne çıkarsa ararsanız burada sanki… 


Yılan balığına benziyor, emin değilim…


10:30 Sebzeler ve meyveler ile başlayan baharatlar ile devam eden uzun tezgahlarda dolaşmaya başlıyorum.  “Verduras y frutas” 
Valencia portakalı dünyaca meşhur, Xativa‘dan Tarragona ve Catalunya sınırına kadar devam eden yolculuğumda bölgenin kilometrelerce uzanan narenciye bahçeleri de bize eşlik ediyordu. İşte o bahçelerin mahsulleri ince kabuklu, muhteşem lezzetli portakallar ve mis kokulu mandalinalar…. Eve götürmek için bir kaç kilo alayım desem de vazgeçtim. 

Tablo gibi bu mandalinalar… 
Portakal, mandalina, greyfurt… 


Domates ve enginar’ı çok severim. Bizim köy pazarlarımızda gördüğümüz o yeşil domateslerin benzeri olan Valencia domatesi de diğer pek çok sebze ile birlikte olarak tüm dünyaya satılıyor. Tarım ihracatı son senelerde kuraklık sebebiyle azalmış, yine de pirinç başta olmak üzere tarımdan elde edilen gelir bölgeyi turizm ile birlikte ayakta tutuyor.

Domatese gel….:)
Benicassim enginarları en iyisi imiş… 

Otantik paella malzemelerinden safran “azafran” pahalı olmakla birlikte Valencia mutfağında sıkça kullanılıyor. Pazarda sadece paketlenmiş safran değil, özel hazırlanmış “paella baharatı” da bulunuyor, paella konusuna duyduğum özel ilgiden bunu evde denemek istiyorum, bir kaç paket almalı!

Paella baharatı (safranı içinde) 


Benim kahvaltı dışında da bol bol tükettiğim peynirler her seyahatimde muhakkak ufak bir araştırma konusu olur, ziyaret ettiğim ülkenin ve bölgenin peynirlerini tatmadan ayrılmam. Valencia bölgesinde özellikle taze peynirler çok lezzetli ve çeşitli, bizde olduğu gibi bir dilim peynir kesip denememizi isteyen cömert tezgahtarlardan eser yok, bu yüzden gözüme kestirdiğim bir kaç çeşit peynirden az miktarda alıyorum, niyetim akşama doğru güzel bir sandviç yapmak…

Yöresel peynir çeşitleri – Mercat Central 
Solda kekikli taze peynir ve ortada Mayorka’nın “La Vall” taze peyniri 


Salam ve jambon çeşitleri İspanya’nın tüm bölgelerinin gastronomideki medar-ı iftiharı. Mercat Central hemen her bölgenin ürününü toplamış, tam bir görsel bir şölen sunuyor.

Jamones – Mercat Central 


11:45 Mercat Central’in tam merkezinde yer alan meşhur şef  Richard Camarena’nın sahibi olduğu “Bar”da ufak bir mola veriyorum…  “Central Bar” 

Central Bar  – Mercat Central 


Yüksek iskemlelerde veya ayakta yenilen hafif atıştırmalıklar, bir bardak şarap ya da sadece kahve. Bar Central, Mercat Central müşterileri kadar yakın çevredeki işe yerlerinde çalışanların da favorisi olan bir mekan; “tapas” ağırlıklı menüye göz gezdirdikten sonra tercihim  domates sos ve peynirin güzel birlikteliğinden doğan sade ama lezzetli “pan con tomate“; peyniri taze mozzarella’ya benziyor ama çok daha lezzetli bir taze peynir.

Pan con tomate
Bölgenin lezzetli yeşil zeytinleri…  


Küçük tabaklardaki zeytinler önceden hazırlanmış, tapas ve benzeri atıştırmalıklar ile bu küçük yeşil zeytinler çok iyi gidiyor.


13:00 Pazarın pastane/fırınların şubelerinin bulunduğu bölümünde Valencia’nın meşhur çöreklerini ve hamur işlerini teftiş etmeye başlıyorum…  “Panaderias y dulces” 

Valencia bölgesinde mayalı çörek çeşitleri ve bademli, fındıklı şekerlemeler dini bayramlar ve özel günlerin vazgeçilmezi. Bildiğimiz manada pastacılık ise pek gelişmiş değil, çöreklerin arasına bolca krema konup pudra şekeriyle servis ediliyor. 

Cocas de mazapan con almendras 


İnce bir çeşit çörek olan”cocas de mazapan con almandras ” görünüşüyle de dikkat çekiyor. Bol bademli ve çıtır çıtır bir hamuru olan bu çörekler çok lezzetli… Sadece çörekler değil, İspanyolların meşhur börekleri “empenadas” tepsileri de tezgahta… . Ton balıklı, etli ve sebzeli değişik içlerle pişirilen bu börekler bizim poğaçalara oldukça benziyor, ama henüz ton balıklı poğaça fikri bizden uzak gibi…

“Empenadilla de pisto” 


Renkli ve güzel bir ortamda geçirdiğim keyifli zamanın sonunda elimde bir kaç küçük paketle Calle de Palafox’a çıkıyorum. Pazarın kapanış saati de geldi, niyetim sevimli renkli evlerle çevrili bu meydanın küçük restoranlarından birinde paella ziyafeti çekmek; malum burada ancak saat öğle saat iki gibi hareketleniyor her yer, zaten meydan da giderek kalabalıklaşıyor, boş bir masa bulmayı ümit ediyorum.

Calle de Palafox – renkli bir meydanda paella keyfi… 

Yazı ve Fotoğraflar: Deniz Montreal 
İletişim: denizmontreal@gmail.com
               http://denizmontreal.blogspot.com.tr/