Komşuda Karnaval Var; İSKEÇE KARNAVALI

Gezmeyi seven kadınlar olarak komşumuz Yunanistan’ı eminim hepimiz arada bir araştırmış, hatta haftasonu 100-200 TL’lik turlara katılmış ya da katılmayı düşünmüşüzdür. İşte her yıl Şubat sonu veya Mart başında Yunanistan’ın İskeçe şehrinde bir karnaval düzenleniyor. Bu karnavalı duyunca, daha önce hiç karnaval görmemiş biri olarak gaza geldim ve hemen kızları topladım, hazırda Schengen vizemiz de vardı, hemen bir tur şirketiyle anlaştık ve yola koyulduk. Karnaval dolayısıyla pek çok tur şirketi ekstra araçlar koymuş, bu aslında uzun bir sınır kuyruğu demek ama insan her gün karnavala gitmiyor ki diye düşünüp, bu kısmı kafamıza takmamaya karar verdik J

İskeçe konaklamalı, Kavalakonaklamalı ve Selanik konaklamalı olarak farklı konaklama seçenekleri vardı. Biz Selanik konaklamalı olanı seçtik. Cuma gecesi İstanbul’dan yola çıktık, sabaha doğru sınırı geçtik ve sabah Kavala’ya vardık, Kavala’da kahvaltı yapıp, şehri gezdik.

Kavala sevimli bir şehir, şehirdeki hemen hemen tüm dükkanlarda, mağazalarda temel konuşmayı yapacak kadar Türkçe biliyorlar, bir de satıcılar “Hoşgeldin komşi” diyorlar ve neden bilmiyorum, bu benim çok hoşuma gitti JKavala’da Pargalı İbrahim Paşa’nın yaptırdığı, şehrin tepesindeki “Dört Köşe Camii”yi gezdik. Kavala Su Kemerleri harikaydı. Hediyelik vs. alışverişinden sonra Selanik’e çıkmak üzere yola koyulduk.
Kavala-Selanik arası yaklaşık 2 saat. Selanik’te girince muhtemelen Türkiye’den gelen herkes gibi önce Atatürk’ün evine gittik, biraz sıra bekledikten sonra Atatürk’ün evini gezdik, duygusallaştık vs. Ben ekstra duygusallaştım çünkü benim ailem de mübadele sonucu göç etmek zorunda kalan bir aileydi. 
Atatürk’ün evini gezme işi bitince, Aristotles Meydanı, Aya Dimitri Kilisesi vs. gibi Selanik’te gezilecek yerleri gezmeye başladık, kilise çok güzeldi, Selanik ise aynı Kavala gibi ciddi anlamda İzmir’e benziyordu. Sanki Selanik’te değil de Kordon boyunda yürüyorduk. Ama daha az el değmiş, daha az nüfuslu, daha temiz bir İzmir’de. 

Daha sonra otele geçip, eşyaları yerleştirdikten sonra tekrar kendimizi Selanik sokaklarına attık, önce hoşumuza giden bir yere oturup, çeşitli deniz ürünleri sipariş edip, bir güzel karnımızı doyurduk. Yemekten sonra şehri dolaşmaya devam ettik…

Ertesi sabah İskeçe’ye doğru yola çıktık. İskeçe’ye giderken yolda Kavala kurabiyelerinden alabileceğimiz bir yerde mola verildi ve kurabiye, zeytinyağı vs. aldık. İskeçe’ye ulaştığımızda, karnaval için gelenlere göre düzenlenen bir yerde otobüsümüz park etti ve karnaval alanına bizi götürecek servisler için kuyruğa girdik. 10-15 dakika sonra karnaval alanındaydık.

Öncelikle tur rehberinin anlattığına göre karnavalın hikayesi şuymuş; Hz İsa’nın peygamber olduğu ile ilgili söylentiler yöneticilerin kulağına gidiyor. Ve Meryem Ana’ya da Hz. İsa’nın öldürüleceği ile ilgili bir haber geliyor. Meryem Ana tüm mahallenin yardımıyla Hz. İsa’yı ve mahallenin diğer çocuklarını rengarenk boyayarak 10 gün süre boyunca saklıyorlar. Daha sonra dedikoduların asılsız olduğu ortaya çıkınca tüm çocuklar boyalardan kurtulup “temiz pazartesi” gününe başlıyorlar. İşte temiz pazartesiden bir önceki gün yapılan karnavalla halk yüzünü boyuyor, kostümler giyiyor, danslar, alkol, müzik, deliler gibi eğleniyorlar anlayacağınız. Gece yarısı da duş alıp “temiz pazartesi”ye başlamış oluyorlar.

Karnaval yürüyüşü öğle vakti başlıyor, geçitin olacağı sokak çok kalabalık, geçti izlemek için gelen yunanlıların çoğunun yüzü gözü boyalı, maskeli, bu benim ilk karnavalımdı ve çok heyecanlıydım 🙂 Hemen geçit törenini izleyebileceğimiz bir yer bulup, fotoğraf çekmeye başladık, güzel kareler yakaladık.


İzlemeye gelen Yunanlıların da çoğu yüzlerini boyamış, komik şapka ve gözlükler takmışlardı, eğer giderseniz bence siz de maske ve boyalarla kendinizi karnavala daha da kaptırın, bizim yanımızda yoktu maalesef. Bir yerlerde satılıyormuş ama kalabalıktan satılan yerleri bulma şansımız olmadı.
Bir de çok tatlılar, örnek aşağıdaki fotoğraf, ben de seni seviyorum canım ya, çok tatlısın 🙂

O nasıl bir bakıştır ama ya, gözler konuşuyor işte!
Bu aşağıdaki arkadaş fotoğraf çekildikten sonra yüzümü pembeye boyadı 🙂 Böyle de bir şey var, kenarda izleyen insanların yüzlerini de boyuyorlar, yıkayınca geçiyor ama panik yok. Konfetiler falan da atıyorlar, her yer rengarenk.

Bu en çok aşağıda görülen kedi kostümlülerin kostümünü beğendim bence tüm karnavaldaki en güzel kostüm onların kostümüydü ama sürekli önüme birileri geçtiği için istediğim, o harika fotoğrafları çekemedim. Bir de en güzel kostüme de bir ödül veriliyormuş sanırım ama ne ödülüdür bilmiyorum J


Sonunda dönme saatimiz geldi, bu noktada tur şirketi bize kazık attı ama aslında atmadı. Şöyle ki aslında biz ve bizim gibi pek çok kişi sadece Karnaval amacıyla gelmişken, çok uzun saatler sürecek bir gümrük kuyruğu olacağını, o yüzden saat 16.30’da otobüste olmamız gerektiğini söylediler, karnavalın başlangıç saati 13.00’dü zaten, mecburen dönmek zorunda kaldık yani kapanışı göremedik, henüz yürüyüş bile bitmemişti. Sonradan öğrendiğimize göre diğer tur şirketleri de aynı şekilde dönmüşler ve buna rağmen en az 3-4 saat gümrükte bekledik. Bu durumda size tavsiyem eğer şansınız varsa turla gitmeyin, daha doğrusu dönüşü pazartesiye gelecek şekilde ayarlayın ve rahat rahat eğlenin, karnavalın tadını çıkarın. Karnaval gece yarısına kadar devam ediyormuş eğlence, müzik, dans. Tadını çıkarın, darısı diğer festivallerin başına 🙂
Yazı ve Fotoğraflar: “Gezginetek”