OLYMPOS GEZGİN KADINLAR KAMPI

Olympos Kampı için 27 Ekim akşamı Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Antalya’ya uçmak üzere 27 çiçek yani 27 gezgin kadın ve 3 böcek yani 3 erkek 🙂 (biri eğitimci kadromuzdan, biri eşli kontenjandan) buluştuk. Buluşur buluşmaz ortalığı saran sımsıcak sohbet havası, haftasonunun güzel olacağını şimdiden belli ediyordu. Havanın yavaştan soğumaya başladığı bu günlerde İstanbul’u 2 günlüğünede olsa terk etmek ve sıcağı biraz daha yaşamak çok iyi gelecekti. Kısa süren Antalya uçuşu ardından 2 saat süren kara yoluyla Olympos Çamlık Pansiyon‘a ulaştık. Yataklara yatmamız saat 03.00’ı buldu. Sabah saat 08.00’da vereceğim yoga dersini de düşündükçe gözlerimi deviriyordum. Hatta “Sizce sabah rahat uyanabilecek miyim” diye anket yaptım Instagram’da, neyse ki “Tabi ki” diyen dostlar sağolsun, güç verdiler 🙂

Odada 3 kişi kaldığımızdan ve 3’ümüzün de MUTLAKA uyanması gerektiğinden, sabah kalkmak çok da zor olmadı. Birimizin alarmı sussa diğerininki çalıyordu. Gezgin Kadınlar’ın kurucusu Cemre Nur Meleke ile önden mekana geçip gerekli düzenlemeleri yaptık. Derse katılacak olanlar da yavaştan gelmeye başladılar. Mekan, yemek alanı olarak geçtiği için kalabalık bir grubun yoga yapmasına çok da müsait değildi ve biz 25 kişiydik! Üstelik derse başladıktan sonra 3-4 kişi daha geldi ancak yer kalmamıştı. Gece geç saatte vardığımız halde sabah derse bu kadar kişinin gelmesi çok doğru bir ekiple yola çıktığımızı göstermişti bize. Daha sabahın ilk saatlerinde yüzler gülüyordu.

Pansiyonun kedisi “Prenses” de yoga seansımıza katıldı 🙂

 

Çok geçmeden o gülen yüzleri biraz ağlatalım dedim ve derse başladım. 1 saatlik süren yoga dersini başlangıç seviyesinde yaptık. Temel duruşlar ile bol bol esneyip, bir yandan dengede dururken bir yandan da gücümüzü test ettik. Onlar zorlanıp “ahhh”ladıkça, ben gülümsedim. Ben gülümsedikçe, onlar da biraz daha dayanıp, kendi sınırlarını keşfettiler.

 

Öyle ya, yoganın temel 10 adımından biridir; Tapas, ateşli çaba! Bir şeyi başarmak istiyorsan yeterli çabayı göstermelisin, bazen vücudunla yapacağın bir yoga hareketi olur bu, bazense hayallerini gerçekleştirmek için atacağın adım… 

Yoga dersimiz bittikten sonra pansiyonun bahçesinden gelen doğal sebze ve meyvelerle dolu kahvaltımızı ettik. Bu arada hava da yavaş yavaş güzelleşmeye ve güneş iyice kendini göstermeye başlamıştı. 12.30’a kadar olan serbest zamanda herkes pansiyonun çeşitli noktalarına dağılıp kaynaşmaya ve gezi anılarını paylaşmaya başladı. 12.30 olduğunda ise yemek alanında toplanıp sahile doğru yürümek için yola koyulduk. Sırada, deniz kenarında pilates dersi vardı!

Pansiyon, sahile 20-25 dk’lık uzaklıkta ve denize ulaşmak için “Olympos Antik Kent”inin içinden geçiyorsunuz. Burada önemli bir bilgiyi paylaşmam gerekiyor. Eğer Olympos’ta konaklama yapıyorsanız ve grup halinde geliyorsanız 10 girişlik bilet 7.5 TL, 10 kişi 7.5 TL lik biletle girebiliyor. Fakat günübirlikçiyseniz girişler 20 TL oluyor. 

Sonunda sahile vardığımızda MÜKEMMEL bir hava vardı, güneş resmen parlıyordu ve denizin rengini açıklamaya kelimelerim bile yetmiyor. O kadar berrak, o kadar güzel bir maviydi ki, bir ara sporu denizin içinde yaptırasım gelmedi değil.

Başlangıç seviye verdiğim yoga dersinin aksine pilates dersini biraz daha ağır programladım. Dersi çok fazla uzatmadım, çünkü eğer uzatsaydım muhtemelen tek başıma bitirecektim.

“Gizliden kaytarmaların başladığı an” 🙂

Ve PES! 🙂

 

Yavaş yavaş fire vermeye başlayınca, “Hadi şimdi sırada sahilde keyif zamanı” diyerek, kimisi kumlara kimisi denize attı kendini. Ben 2. gruptandım, üstelik yanımda bikinim olmamasına rağmen! Üstümdeki spor kıyafetlerimle hiç umurumda olmadan bıraktım kendimi Olympos’un masmavi berrak sularına! O kadar güzel, o kadar güzeldi ki, çıkmak istemedim sudan; fakat kamp, eğitim, sorumluluk derken, “Hadi arkadaşlar 5 dakika sonra kampımıza doğru yol alıyoruz” diyen “gıcık” olmak zorundaydım.

Bu nefis fotoğraf için Mehmet Fatih Camcı‘ya teşekkürler 🙂

Yolda ara ara fotoğraf çekip molalar verdiğimiz yürüyüşün ardından kampa vardığımızda fotoğrafçılık eğitimi başlamak üzereydi. Sedat Açıl ve Erdem Silay ile “Seyahat ve Instagram Fotoğrafçılığı” üzerine eğitimimiz, sohbet eşliğinde kaliteli bir 3 saat oldu. Profesyonel fotoğrafçılarımızın söylemi üzerine fotoğraf çekmek için “Iphone mu, Samsung mu” sorusunun da yanıtı “Samsung” arkadaşlar! 🙂

Eğitim sonrasında “Vegan” seçeneklerin de bol olduğu akşam yemeğimizi yerken yine kahkahalar havada uçuşuyordu. Yemeğin hemen ardından kamp ateşimizi yaktık, “2 Kadın 1 Dünya” ismiyle bilinen Ferda Tangüner ve Banu Tunçer ile gezi anılarını dinlerken hem ısındık hem çok çok güldük. Sohbetin ardından yaptığımız çekilişle de sürpriz hediyelerimizi dağıtarak ilk günümüzü noktaladık.

Pazar günü için çok daha güzel planlarım vardı; gün doğumuyla birlikte meditasyon ve ardından yoga yapacaktık. Hatta bu defa dersi, Olympos Antik Kent’ini karşımıza alarak yapmayı düşünüyordum ki, yağmurlu bir Antalya sabahı karşıladı bizi. Dolayısıyla yine kapalı mekanda yaptık dersimizi. Gündoğumuna kalktığımız için (07.00) bu sefer daha az kişi vardı, 6 kişi uykusundan feragat edip, yağmur çamur dinlemeden kalkıp gelmişti.

Bir önceki geceden sabah yapacağımız ufak meditasyon için bilgiler vermiştim; “Sabah uyandığınız andan itibaren hiç bir şekilde konuşmayacaksınız ta ki meditasyon bitene kadar. Bir şey anlatmak isterseniz vücut dilinizle anlatın” diye. Normalde 10 gün süren yoğun bir programla öğretilen bu meditasyon tekniğini, tabi ki kısa tutmak zorundaydım.

Yarım saat için bile olsa kendimizi gözlemlemeyi, dinlemeyi ve en önemlisi hayatımızın temel noktası olan “nefes”imizi düzene sokmayı amaçlayan, bu en eski Hindistan meditasyon tekniği ardından biraz daha hafif pozlarla geçen yoga dersi ve temel başlangıç pozunu denediğimiz Acro Yoga ile Pazar günkü sabah ritüelimizi de bitirdik. Ders sonrasında daha mutlu, daha huzurlu ve daha güler yüzlüydük hepimiz!

Kahvaltının ardından Gezgin Kadınlar‘ın kurucusu Cemre Nur Meleke ile sohbet tadında bir söyleşi yaptık. Bu kadar güzel insanı bir araya getirdiği için en çok da ona teşekkür etmemiz gerekiyor tabi ki! Herkesle tek tek ilgilenip, bu kadar kalabalık bir grubu uyumlu bir şekilde idare edebilmesi kesinlikle takdire şayan! Ayrıca kendisi hepimizin bıdığı! 🙂 

Konuşma sonrası Sedat Açıl ve Erdem Silay ile fotoğrafçılık üzerine eğitimin 2.aşamasıyla birlikte kampımızı sonlandırdık.

 

Olympos Kampı sayesinde geriye güzel anılar, sohbetler, arkadaşlıklar, paylaşımlar bıraktık. Aslında “geriye bırakmak” burada çok da doğru bir kelime olmadı, çünkü aksine bu 2 günde kazandıklarımızı çok daha ileriye taşıma duygusuyla ayrıldık oradan. Gelen herkese, tüm eğitimci kadrosuna ve bizi ağırlayan Olympos Çamlık Pansiyon‘a ÇOK TEŞEKKÜRLER! Ayrılmadan önce bayrağımızı açıp marşımızı söyleyerek, kadınlara seçme ve seçilme hakkını getiren, onları el üstünde tutup saygı duyan, “CUMHURİYET“i bize armağan eden en büyük lider Mustafa Kemal Atatürk’ü anarak Antalya’ya veda pozumuzu verdik. Bir sonraki Olympos Kampı’nı şimdiden sabırsızlıkla bekliyorum.

 

 

Nebile Kapıcoğlu

İnstagram : ne_bileyimben

facebook : gezentiyimben