
Pırıltılı Kutsal Güzel Yer, Kıyıköy
Eğer İstanbul’un kalabalığından, yüksek binalarından kurtulayım derseniz, biraz sakinlik bol yeşil bol mavi isterseniz, Karadeniz’e tepeden bakan şirin bir balıkçı kasabası Kıyıköy‘e gidin derim. Leziz balıkları, insana huzur veren eşsiz doğası, korunmuş mimarisiyle Kıyıköy sizleri bekliyor.
Kıyıköy, İstanbul’dan sadece 164 km uzaklıkta. Otogardan kalkan otobüslerle ya da özel aracınız ile TEM kararayolundan Tekirdağ istikametine giderken Çerkezköy sapağından içeri girip, önce Saray’a ardından 30 dk sonra Kıyıköy’e ulaşabilirsiniz.
Romay’ı yakan Neron bile Trakya valisi iken dinlenmek için Kıyıköy’e gelirmiş. Kıyıköy’e geldiğinizde; nehir ve denizin buluştuğu yere açılan 9. yüzyıl Bizans yapımı kapının önünden içeri giriyorsunuz.
Bu eski Rum köyünün en eski adı Salmydessos’tur. “Pırıltılı, kutsal, güzel yer” demek. Sonraki adı ise Midye. Yakın zamanda ise Kıyıköy olarak değiştirilmiştir.
Köydeki en eski bina kayalara oyularak yapılmış zemin katı kilise, bodrum katı ayazma olan Aya Nikola Manastırıdır. Antik çağlardan beri yerleşimin olduğu Kıyıköy’de, 9. yy’da Bizanslıların kayaları oyarak yaptıkları Aya Nikola Manastırı, yonca planlı şapel, tek nefli büyük planlı kilise ve antik kent surlarının bir kısmı ulaşmıştır günümüze. Gezmenizi tavsiye ederim.
9. yy da keşişler bu manastırda mola veriyorlarmış. Kiliseden çarşıya çıkarken yol meyilli. Yokuşu çıkınca tepede kurulmuş bu köyde dar sokakları gezebilirsiniz.
Biz gezerken bir kadının işlettiği lokantaya girdik. Lokantada bildiğimiz anne yemeklerinden vardı. Biz paça çorbası içtik ve orman kebabı yedik. Gerçekten lezizdi… Baktık ki köy kuaförü hemen lokantanın karşısında, saç tıraşı gelmiş olan yeğenim Bartuyu da orada tıraş ettirdik. Eski berber malzemelerinin ve otantik berber koltuğunda tıraş bayağı nostalji oldu, çocuk da şaşırdı. 🙂
Bu köyde her şey doğal ve samimi…
Meraklı gözlerle kapı önünde oturan şalvarlı teyzeler ve kahvehanede oturan bastonlu dedeler bizleri süzdü… Biz de onları. 🙂 Sonra dere kenarına indik, orada çay bahçeleri var.
Sandala ve pedallı yunuslara bindik, çok eğlenceliydi. 🙂
Kıyıköy Kırklareli ilçesine bağlı, Karadeniz’e kıyısı var… Bu sebeple kıyılarında hırçın Karadeniz dalgalarının oluşturduğu anıt kayalar ve mağaralar mevcut. Görmenizi tavsiye ederim. İlginizi kesinlikle çekecek.
Denizi bayağı dalgalı ama mis gibi iyot kokusunu içinize çekip, ince kumlu plajlarında güneşlenip, denizinde yüzeceğiniz Kıyıköy’de; Selvez, Poliçe, Panayır İskelesi, koylarını keşfedebilirsiniz çok sayıda çadır ve günübirlikçiler var sahil kıyısında. Çadır sayısının fazlalığı dikkatimi çekti, iki tane de denize dökülen deresi var biri Pabuç deresi diğeri Kazan deresi.Pabuç ve Kazan deresi arasındaki yüksek uçurumların tepesine kurulmuş bu köyde mutlaka gün batımını bir kez görün derim. Ayrıca bu derelerde kayık ya da pedallı yunus kiralayarak kuş sesleri eşliğinde içerilere doğru doğayı seyrederek yapacağınız gezinti size unutamayacağınız güzellikleri görme imkanı verecek.
Tarihi surlarıyla tepeye hakim yerleşim alanı ve balıkçı sığınağıyla feneri ve dalgakıranı ile iki deresi ve göz alabildiğine uzun plajıyla gidilesi görülesi bir köy burası. Herkese tavsiye ederim, huzurlu bir doğa yolculuğu oluyor. 🙂
Yazı ve Fotoğraflar: Yasemin Öztürk Karacaoğlu
İletişim: ykaracaoglu@hotmail.com
İnstagram: yasko_k