
AKDENİZ’İN ŞİRİN ŞEHRİ, AKKA
Pırıl pırıl güneşli bir günde Akdeniz’in en güzel liman şehirlerinden biri olan Akka’da açtım gözlerimi. İsrail’in kuzeyinde, Akdeniz’in kıyısında bulunan şehir 47.464 nüfuslu ve çok farklı etnik, dini kimliklerin, kültürlerin bir arada yaşadığı bir şehir. Müslüman, Arap, Yahudi, Dürzi ve Hristiyanların birlikte yaşadığı şehir turistlerin bir hayli ilgisini çekmekte. Bir gün öncesinde Hayfa’dan Akka’ ya doğru olan tren yolculuğumda neler düşünmedim ki Akka ’ya dair. En çok mavisine meraklıydım bu liman şehrinin. Haliyle şehrin çarşısı ve tarihi yapılarına uğramadan kendimi Akka limanında buldum. Marco Polo’yu düşündüm ilk an. Ünlü İtalyan gezgin Marco Polo 750 yılı aşkın bir süre önce Akka limanını geçerek Çin’e olan yolculuğuna devam etmiş. 1272- 1295 yılları arasında babasının da tecrübelerinden faydalanarak dönemin ünlü İpek Yolu üzerinden Asya’ya yolculuk etmişti. Yolculuk sonrası Venedik’e dönünce gezi literatürü için çok önemli olan seyahat kitabını kaleme alan Polo, eserinde doğunun farklı kültürleri, dinleri, insanları ve mekânları üzerine hikâyelerini konu etmiş. Polo’nun kitabı Avrupa’da Kristof Kolomb dâhil olmak üzere birçok gezgine ilham kaynağı oldu. Kolomb Yenidünyayı keşfe çıkarken yanına Marco Polo’nun notlarını almış. Marco Polo’nun ölüm döşeğinde söylediği o meşhur cümlesini alıntılayarak Akka’ nın güzelliklerinden bahsetmeye başlayalım: “Gördüklerimin sadece yarısını söyledim.” Bu yazımda Akka’da gördüklerimin hepsini söylemeye çalışacağıma emin olun yine de. 🙂
Akka limanında kahvemi yudumlarken neler düşünmedim ki! Akka’yı neden bu kadar çok sevdim? Elbette sorunun yanıtı, bu liman şehrinin tarihsel hikâyesinde gizli. Birbirlerinden çok farklı etnik, dini kimliklere sahip insanların birlikte huzur içinde ömürler devirdiği şehirler hep ilgimi çekmiştir. Çok farklı kültürlerin birbirlerini beslediği, daha iyiyi yaşamak adına oluşturulan birlik olma umudunun elbette şehrin tarihi hikâyesine kazandırdığı anlam çok kıymetli. Kimler gelip geçmemiş ki bu şehirden. Marco Polo’nun dışında Napolyon kondu zihnime. Neden mi? Napolyon’un 1799’da iki ay boyunca kuşatma altına aldığı fakat Cezzar Ahmet Paşa’nın meşhur mücadelesi sonucunda ordularını geri çekmek zorunda kaldığı yer işte burası. Yenilginin sonunda Napolyon’un “Akka’da durdurulmasaydım, bütün Doğu’yu ele geçirebilirdim!” dediği rivayet edilmekte.
Akka şehrinin kuruluşu Mısır Firavunu III. Tutmose (MÖ 1504-1450) dönemine dayanır. III. Tutmose’ nin döneminden itibaren dünya tarihinde sürekli olarak yerleşilmiş en eski yerlerden biridir. Akka’ nın önemi kısa bir tarihsel kronolojisi sunulduğunda uğrunda verilen askeri mücadelelerden de anlaşılabilir. Büyük İskender ’in şehri fethetmesiyle uzun bir dönem Yunan hâkimiyetinde kalan Akka, MÖ 2.yy da Mısır kralı Ptolemy II tarafından kuşatılmış ve fethedilmiş. MS. 7. yy da Arap Hâkimiyetine girmiş ve bundan sonraki yıllar içerisinde Arap ve Haçlılar arasında bitmek bilmez mücadeleye şahit olmuş ve sürekli el değiştirmiş. Arapların hâkimiyetinde kaldıktan sonra, 1104’te ki Birinci Haçlı seferinde Haçlıların eline geçen şehir, 1187’de Selahattin Eyyubi tarafından geri alındıysa da 1191’de Aslan yürekli Richard ve II. Philip şehri yeniden ele geçirmiş. Uzun bir yüzyıl Hristiyan hâkimiyetinde kalan Akka, 1291 yılında Memlukler tarafından işgal edilmiş ve böylelikle Akka merkezli Haçlı egemenliğine son verilmiştir.1517 yılında Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim tarafından fethedilmiş ve 1918 yılına kadar Osmanlı hâkimiyetine girmiş. Osmanlı imparatorluğunun Birinci Dünya Savaşı’ndan aldığı yenilgi sonunda İngiliz mandası kontrolüne geçen şehir daha sonra İsrail devletinin kontrolü altına girmiş. Akka’ ya dair bildiklerimi okuduklarımı fazlasıyla ilginç olan tarihini Akka Limanında düşlemek, hissetmek ne güzelJ Büyük minareli camiler, kiliseler ve Yahudi sinagogları şehrin siluetine hâkim durumda. Her ne milletten olursa olsun buraya gelen turistlerin yabancılık hissetmeyeceği çok aşikâr.
Nereler Görülmeli?
- Cezzar Ahmet Paşa Camisi
Bizans ve Pers mimari stillerinin de kullanıldığı klasik Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan Cezzar Ahmet Paşa Camisinin inşasına 1781 yıllarında başlanılmış. Şehrin duvarları da Napolyon’un 1799 yılında geri çekilişinden sonra Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Caminin girişinde pek güzel bir sebil var. Kitabeden anlaşıldığı kadarıyla suyun getirilmesi müjdeleniyor. Cami, Kudüs dışında İsrail’deki en büyük cami olma özelliğini taşımakta.
- Khan al- Umdan
2001 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dâhil edilen Akka, tarihsel ve kültürel birçok sembole, mimari eserlere ev sahipliği yapmakta. Khan Al- Umdan ise bu tarihsel yapılardan sadece biri. Osmanlı imparatorluğu döneminde kervansarayların ticaret için ne kadar mühim bir yere sahip olduğu tartışılmaz bir gerçek. Khan Al- Umdan da ticaret ve konaklama amacıyla 1784 yılında Ahmet Cezzar Paşa tarafından inşa ettirilmiş. Osmanlı imparatorluğu döneminde uluslararası ticaretin vazgeçilmez noktalarından birinin günümüze kadar korunabilmiş olması çok sevindirici. Günümüz de de Akka’da düzenlenen festivallerin bazıları bu handa gerçekleşiyor.
- Türk Pazarı
Eski şehrin merkezinde konumlanmış olan Türk Pazarı şehrin en dikkat çekici noktalarından birini oluşturuyor. 18. yy’ da inşa ettirilen bu çarşıda çok tatlı hediyelik eşyalar bulabilir, Bdar Khan’ da Türk kahvesi içerek çarşının güzel atmosferini yakalayabilirsiniz. Kurdi& Berit’in yerine de mutlaka uğrayın. İkram ettiği kahvenin tadını hala unutamadım. Babası Osmanlı ordusunda görevliymiş, babasına ve ailesine dair hikâyeleri beni çok etkilemişti. Buradan baharat almalısınız. Akka ziyaretinizi bu çarşıya uğramadan bitirmeyin. Unutmayın, haftanın her günü 18.00 ‘a kadar açık. Bu çarşıda Osmanlı döneminin izlerini göreceğinizden emin olun. İnanın size de çok tanıdık gelecek. Zaten bu şehrin en güzel tarafı hikâyesinin bu kadar açık bir şekilde hissedilebiliyor olması.
- Ali Paşa Hamamı
Türk pazarının bitiş noktasından sağa döndüğününüz zaman Ali Paşa Hamamını görebilirsiniz. Bu hamam 1780 yılında Cezzar Paşa Tarafından inşa ettirilmiş ve 1940’lı yıllara kadar kullanımda kalmıştır. Günümüzde ise turistik bir yer olarak hizmet vermekte ve Akka’nın geçmişine dair hamamın son işletmecisi tarafından hazırlanan bir video gösterimi sunulmaktadır.
- Quashi Sanat Müzesi
Ali Paşa Hamamının köşesinde bulunan bu müze ünlü İsrailli ressam Avshalom Okashi’nin (1916-1980) eserlerine ev sahipliği yapmaktadır.
- Haçlılar Tüneli
Türk pazarını gezip, balıkçılar çarşısını gördükten sonra Akka’ nın dar sokaklarına atın kendinizi. Buram buram Osmanlı kokusunu aldığınız bir anda kendinizi Ortaçağ’a Haçlıların dünyasında yolculuk ediyor gibi hissedebilirsiniz. Panik yapmayın, çünkü Haçlılardan kalan kale, yeraltı tünelleri şimdi karşınızda. Şimdi sıra Haçlıların izlerini sürmekte, Tapınak Şövalyelerinin inşa ettiği tünellere mutlaka gidin. 350 metre uzunluğunda olan bu tünel batıda ki kentin limanından doğuda ki kaleye uzanmış öylece sizi bekliyor olacak. Haçlı savaşlarına ve dönemine dair gösterilen elektronik slaytlar bir an durup eski çağlara dair sorgulatacak. Bu tüneller çok yakın bir tarihte 1994 yılında keşfedilmiş. Rodos ve Malta Şövalyeleri (Tapınak Şövalyeleri olarak adlandırılan grup) kutsal topraklara deniz yoluyla gelen hacıları özellikle hasta olanları bu tünellerden geçirerek güvenliklerini sağlamaya çalışmışlar. Bu tünel aynı zamanda Haçlıların limana gizlice gidebilmeleri amacıyla yapılmıştır.
- Hospitaller’s Fortress/ Knights’ Halls ( Haçlılar Kalesi)
Eski şehrin ana yapılarından biri olan bu Haçlılar kalesini sabah 8.30’dan akşam 18.00’a kadar ziyaret edebilirsiniz. Tatil günlerinde ve Cuma günleri ise saat 17.00’a kadar. 1104- 1291 yılları arasında Haçlıların hâkimiyetinde olan şehirde, Haçlılara izler fazlasıyla belirgin. 12. yy’ dan kalma bu alanda, Akka kalesinin altında arkeolojik kazılar sonucu keşfedilen, Tapınak Şövalyeleri tarafından inşa ettirilen ve kullanılan Haçlı yapıları bulunmakta. 6 adet geniş odalardan oluşan yapıda, Tapınak şövalyelerinin yemek odası, Gotik tarzdaki kiliselerinin kalıntıları ve kule bulunmakta. Dünyadaki en önemli Haçlı ve Gotik mimari yapılarından biri olarak tanınmaktadır. Burayı ziyaret ederek Tapınak şövalyelerinin yaşam tarzları hakkında bilgi alabilirsiniz.
- Underground Prisoner’s Museum
Bu müze Akka İngiliz mandası altındayken İngiliz kuvvetlerine karşı mücadele eden Yahudi direnişçilere atfedilmiştir. Burası manda döneminde hapishane olarak kullanılmış, Yahudi direniş grubunun lideri Ze’ev Jobotinsky de burada 1920 li yıllarda tutulmuştur. Müze de videolar aracılığıyla Yahudi direnişçilerinin hayat hikâyelerine tanık olacaksınız.
- Saint George Kilisesi
Saint George Yunan Ortodoks kilisesi Osmanlılar döneminde yapılmış Akka’da ki ilk kilise olma özelliğini taşımakta.
- Saint John(Franciscan) Church
18.yy’da inşa ettirilen Katolik kilisesi Akka’nın eski şehir kısmında bulunmaktadır. 12.yy’daki St. Andrews adlı Haçlı kilisesinin kalıntıları üzerinde 1737 yılında yapılmış. Kırmızı beyaz renkleriyle Akka’da en çok dikkat çeken yerlerden biri ve şehrin siluetine de hâkim. 1947 yılında yenilenen kilise aynı zamanda Akka’daki tek kullanıma açık Katolik kilisesi özelliğine sahip.
- Tunus Sinagogu
Jariva olarak da bilinen bu sinagog üslubuyla tek olma özelliği taşımakta. İçerden ve dışarıdan Kibbutz Elion’dan getirilen mozaiklerle kaplanmış ve 54 yıllık bir iş yükünün sonrasında ortaya çıkmış.
- The Ramchal Sinagogu
16.yy dan 18. yy’e kadar olan dönemde Akka’da Yahudi toplumunun iki tane sinagogu bulunmaktaydı: The Achav ve The Ramchal Sinagogları. Ramchal Sinagogu bunlardan en büyüğü ve dikkat çekici olanıydı. Sinagog adını Akka’da 1743-1747 yılları arasında yaşamış olan mistisizm ve felsefeyle ilgilenen İtalyalı kabalist haham Ramchal’dan(Moshe Haim Luzzato) almış. 1758 yılında şehrin bedevi yöneticisi Dahar el- Omer şehrin en etkileyici yapılarından biri olan sinagogun yerine cami inşa ettirmiş olsa da, küçük bir alan restore edilip sinagog olarak ziyarete açılmıştır.
- Akka Çarşısı
İbranicede açık havada konumlanmış çarşılara şuk adı veriliyor. Bunlardan Akka’da olan İsrail’de epey popüler. Özellikle hafta sonları cıvıl cıvıl olan çarşıda benim gibi humus aşığı iseniz yaşadınızJ Çok farklı humusları burada deneyebilir, çarşının kalabalığına kendinizi bırakabilirsiniz. Said’in yeri de burada, humus için sıra beklemeniz çok olası. Ama bekleyin, inanın beklediğinize değecek.
- Saat Kulesi
Osmanlı padişahı Abdülhamid’in tahta çıkışının 30. Yıldönümü adına inşa ettirilen saat kulesi kervansarayın hemen girişinde. İsrail’de Osmanlı döneminden kalan yedi saat kulesinden biri.
- Bahai Bahçeleri
Hayfa’daki Bahai Bahçelerine kıyasla daha küçük olan fakat benzer bir şekilde tasarlanmış Akka’daki Bahai Bahçesi bu dinin kurucusu Bahaullah’ın hayatının son yıllarını geçirdiği yer olma özelliğine sahip aynı zamanda mezarı da burada yer almaktadır. İçerideki bahçeyi sabah 9’dan öğlen saatlerine, dış bahçesini ise haftanın her günü sabah 9’dan akşam 16.00’ya kadar ziyaret edebilirsiniz.
Ne yemeli?
Akka mutfağı tipik bir Akdeniz ve Ortadoğu mutfağının karışımı diyebiliriz. Yerli tatların dışında Avrupa’dan gelen Yahudilerin de etkileriyle İsrail mutfağı çok lezzetli yemeklere sahip. Akka’da Hummus Said adlı restoranda İsrail’in en lezzetli humusunu yemelisiniz. Bu mekân eski şehrin çarşında yer almakta. Küçük salaş bir yer olmakla birlikte hem yerel halk hem de turistler arasında bir hayli popüler. Bunun dışında Mobarsham’ da ‘labaneh’ yemenizi tavsiye ederim. Tahinli patlıcanlı yemeği de mutlaka denemelisiniz. Mobarsham’ da aynı zamanda lezzetli et yemekleri, Akdeniz mutfağına ait birçok salata ve yemek çeşitlerini de bulabilirsiniz. Burada ki en ünlü yeme- içme mekânıysa eski bir Türk evinin restorana dönüştürülmesiyle hizmet vermeye başlayan Uri Buri. Hahagana caddesinde bulunan bu restorantta ünlü- ödüllü şef Uri Yurmias’ın hazırladığı lezzetli balık yemeklerini tatmalısınız.
Unutmayın gitmeden önce rezervasyon yapmalısınız çünkü yer bulmak pek kolay değil. Deniz ürünleri yemek isterseniz Donianan’a uğrayabilirsiniz. Izgara balık ve kalamarları çok lezzetli. Kahve ve nargile keyfi için de Lale El- Sultan’a gidebilirsiniz. Fiyatları çok uygun aynı zamanda türk kahvesi çok güzel. Yaz aylarında ziyaret ederseniz, serinlemek ve lezzetli dondurmalar yemek için Akka Limanının yakınındaki Endomela adlı dondurmacıya da mutlaka uğrayın.
Konaklama
Akka’da konaklama ihtiyacınızı karşılayacak birçok otel ve pansiyon mevcut. En çok tercih edilenlerden biri “The Palm Beach” Oteli. Otellerin ve pansiyonların çoğu sahile yakın. ”The Efendi Hotel” ise diğer seçeneklerden biri fakat bunların ücreti çok uygun değil. Daha uygun fiyatlı ama güzel ve samimi bir ortamı olan ‘Walid’s Akko Gate Hostel’i ve ‘Hi Akko Hostel’i tercih edebilirsiniz.
Akka’ ya dair kısa kısa
- Şehir İngiliz mandası altında bulunduğu yıllarda yüksek güvenlikli bir hapishane görevi üstlenmiştir. Bunun ötesinde, Irgun adlı Yahudi yeraltı grubu mensubu 255 kişinin Akka’da ki hapishaneden kaçışı “tarihteki en büyük firar” olarak adlandırılmaktadır.
- 19 yy da İran’da ortaya çıkarak yayılan Bahailik inancının kurucusu Bab adı verilen Bahaullah da Akka’da sürgün hayatı yaşamıştır. Çağdaş dönemde doğuşuna tanıklık ettiğimiz bu dinin en önemli vurgusu farklı kültürlerin ve dinlerin dâhil edildiği, uyum içinde olduğu bir birlik anlayışı. Kadın erkek eşitliğine çok önem verilen Bahailik dininin mensupları son yıllarda dünyanın pek çok yerinde artış göstermekte. Günümüzde 6 milyondan fazla insanın bu dinin destekçisi olduğu söylenmekte.
- Buraya gelmeden önce zihnimde ki Akka şehri daha farklıydı. Okuduklarım, bu şehre dair bildiklerim burayı birkaç günlüğüne yuvam belledikten sonra daha fazla kıymetlendi elbette. Akka’ nın kendisine özgü etkileyici tarihsel hikâyesine derinlemesine kapıldım. Kudüs’e olan ilgim öyle güçlü ki İsrail’de bulunan herhangi bir şehirden çok etkilenirsem Kudüs’e ihanet eder gibi hissederim diye düşünürdüm. Elbette Kudüs benim için çok başka fakat Akka’nın yüzüme kondurduğu tebessümün tadını unutmam da mümkün değil. Bunun dışında, Ortadoğu’da ki İsrail- Filistin çatışmasına dair Akka’nın sizlere söyleyecekleri var. En iyisi sizlerde gidin ve görün. Akka gezimin bana kattıklarının, bazı önyargılarımın yıkıldığının farkında olmanın bilinciyle, Akka geziniz sonrası bu minik ve tatlı şehre çok şey borçlu olarak ayrılacağınızdan emin olduğumu paylaşarak bitirmek istiyorum yazımı. Akka öylesine aydınlık ve huzurlu ki burayı tekrar ziyaret etmek isteyeceğinizden şüpheniz olmasın. Hayfa’ ya geri dönüş amaçlı tren yolculuğum boyunca bu şirin kentin ruhuma ne kadar iyi geldiğini düşünerek, ajandama ufak notlar karalayarak mutluluk gibi geri dönüşün hüznünü de hissederek veda ediyorum Akka ‘ya ve tabi tekrar geleceğimi bilerek.
Yazı ve Fotoğraflar: Belçim Şavlı
İletişim: belcim.savli@gmail.com
İnstagram: aladytravels