ÇOCUKLA BERLİN
Direkt İzmir- Berlin Sunexpress uçuşu ile rahat bir yolculuktan sonra alanda ilk işimiz turist bilgilendirme bürosuna yol almak oluyor. Yolculuk nasıl geçti derseniz ?
Yolculukta yanınıza 8 yaşında bir çocuk varsa onu oyalamak için çıkartmalı kitaplar, seyahat boyu kutu oyunları, sevdiği müzik listesini oluşturduğunuz bir ipad tavsiye ediyorum. Evet alana indik, turist bilgilendirme ofisine uğradık. Oradan Berlin’de tren, metro ve otobüse sınırsız binmemizi sağlayacak hoş geldiniz (welcome kartlarımızı) kartlarımızı aldık. Bu ucuz çoklu inme-binme sağlayan kart ile birlikte kitapçığı da edinerek daha önce çalıştığımız derslere yenilerini ekliyoruz. Bu kart aynı zamanda belirtilen ilgili yerlerde indirimde sağlıyor.
Otelimiz eski Doğu Berlin tarafında. Pek çok yere yakın. H2 otel, sade, minimalist , kahvaltısı detaylı. ( Booking.com’dan rezervasyon yapabilirsiniz. ) Hatta Münih’te de varmış. Orada da tercih edilebilir. XTL nolu otobüs Tegel alandan Alexandarplatz’da kaldiğimiz otelin bulunduğu meydana kadar gidiyor. Bavulları otele attığımız gibi akşam açık olabilecek yerlere bakıyoruz ve hemen hemen her şehirde olan TV kulesine ( Fernsehturm) doğru yol alıyoruz. 368 m. Uzunluğundaki kule, Berlin’in en uzun yapısı. Şehri kuşbakışı seyredebileceğiniz en iyi yer. Yemek yemeden takılmak için barı var ama eğer restoranında yemek yemek isterseniz mutlaka rezervasyon yaptırmanız şart.
Görülecek yerleri müzelerin açıklık durumuna göre planlıyoruz. İkinci gün pazar sabahı doğa tarihi müzesine ( Museum fur Naturkunde) doğru yola koyuluyoruz. Özellikle dinozorlarla çocukları buluşturmak için ve 3 boyutlu dürbünlerle gerçekte nasıl olduklarını görmek Beray’ ın ilgisini çekiyor. Uzay ve güneş sistemini yatarak izliyoruz ve galaksi de gezintiye çıkıyoruz. Binlerce hayvana rastlıyoruz.
Oradan ver elini Madame Tussauds. Önemli devlet adamlarından, pop starlara, sinema sanatçılarına kadar pek çok kişinin bal mumu heykeli mevcut. Elinizi bal mumuna batırarak yaptıkları minik hediyeliklerden Beray ile elele tutuşarak yaptırıyoruz ama gerek yok İzmir’e döndükten sonra dökülüp, saçılarak yok oluyor. Bu tuzağa biz kandık, siz kanmayın ! İngiltere ile mukayese edilmez belki ama yine de çocuklar için ilgi çekici. Oradan biraz ileride Sealife var zaten girişte kombine indirimli bilet aldığımız için sırada beklemeden giriyoruz. Sea Life’ı çok zayıf buluyoruz. Bir tek karşı binada olan aqua dom ilgi çekici. İstanbul Turkazoo ile karşılaştiriyoruz ve buranin vasat olduğuna karar veriyoruz. ( Gitmeseniz de olur !)
Bir güne üç gezelim öğrenelim mekanı yeter diyerek şehrin diğer ucunu keşfetmek üzere bu kez 200 Numaralı otobüse atlayarak Postdamerplatz tarafına geçiyoruz. Pazar günü ünlü Kadawe alışveriş merkezi kapalı. Ama yanında Lego mağazasına rastlıyoruz. Oraya bir giriyoruz oyna, bakın derken akşamı ediyoruz. Yorgun ve aç kapanma saatinde ayrılıyoruz. Ver elini geleneksel patates restoranı. Bu restoran her türlü geleneksel Alman patates yemeğini bulabileceğiniz, şirin bir yer. Kartoffelkeller‘in ahar için bahçesi de var. Tavsiye edilir. Çocuklarla rahat bir mekan.
Pazartesi günü ilk durağımiz Postdamerplatz icinde Sony Center’da Legoland Discovery Centre. Sabah 10.00′da açılıyor. Alexandar Platz tarafından 200 nolu otobüsler önüne kadar gidiyor. Kuyrukta bir numarayız. Münih’te olanın en baba legoland olduğunu duyduk ama gitmedik. Burası başlangıç için yeterli.
Saat başı atölyeler, lunapark tipi oyuncak , üç boyutlu sinema, üretim merkezi simülasyonu ile tüm günü toplamda sekiz ayrı alanda geçirebilirsiniz. Elbette istediğiniz kadar lego oynayabilirsiniz. Saat konusunda bir sınırlama yok. Hayvanat bahçesine yetişme derdimiz olmasa biraz daha kalabiliriz. Hayvanat Bahçesinde özellikle besleme saatlerine dikkat ederek içeri girebilirsiniz.Hava soğuk o nedenle kapalı mekanlarda daha çok vakit geçiriyoruz. Sevimli fokun gösterisi ile epey bir haşır neşir oluyoruz. Çıkışta bizi bir Lego mağazası paklar tabii. Çünkü mağazada centerdan daha ucuzdu. Otobüs kartımızda var ya, hop iniyoruz, hop biniyoruz. Şehri keşfetmek için otobüs harika dostum ! Metroyu hemen hemen hiç tercih etmiyoruz.
Bu arada soğuk filan ama Alman anneler harika, korunaklı bebek arabaları ile tüm çocuklar sokaklarda. Bisiklete binende çok var. Akşam yemek öncesi açık yakaladığımız Ka-da-we ‘de bir pasta kahve molası veriyoruz. Birazda neler var diye bakınıyoruz. Sezon indirimleri çok iyi ama çocukla bu çokta iyi bir fikir değil. Çıkışta Kaiser- Wilhelm Kilisesi’ni keşif ediyoruz. Akşam oraya yakın bir İtalyan restoranı tercih ediyoruz. Mom’s favorite. Doyurucu porsiyonlar ile açlığımızı yatıştırıyoruz. Sonra yine plana uymuş olmanın mutluluğu ile otele dönüş.
Ve işte Berlin’de son günümüz. 3. Günün sonunda Hamburg’a geçmek üzere trene atlayacağız. Ve halamıza kavuşacağız. Beray ilk gün alanda sarmaş dolaş olanları görünce – Anne keşke halamlara direkt gitseydik demişti. Ama uçuşlar nedeniyle önce Berlin’i tercih ettik. Bavulumuzu alıp ana tren istasyonuna gidiyoruz. ( Haubtbahnhoff) eşyalarımızı emanet kasalara yerleştiriyoruz. 3. Gün listede Berliner Dom, Brandenburg Kapısı ve Checkpoint Charlie’ye gidiyoruz.
Spree nehri üzerinde olan Unesco’nun dünya mirası listesinde yer alan Müzeler Adası’nda Bergama Müzesi kapalı olduğu için ( tadilatta) giremiyoruz. Onun yerine Alman Tarihi Müzesi’ne gidiyoruz. Almanya ve özellikle şehrin nasıl küllerinden nasıl yeniden var edildiğine şahitlik ediyoruz. Küçük misafirler için tabureler, boylarında yer alan açıklamalar unutulmamış.
Berliner Dom( Berlin Katedrali’de ) oldukça ihtişamlı . Neo- Barok tarzda şehrin en görkemli yapısını hayran hayran dolaşıyoruz.
Checkpoint Charlie; 1961- 1990 arası Doğu ile Batı Berlin arasında tek geçiş noktasıymış, ayrıca müzesi de var. Brandenburg Kapısı ise birleşmiş Almanya’nın sembolü. 10,20,50 cent’lik bozuk paraların üzerinde resmi bulunuyor. Checkpoint Charlie çaprazında Asisi’nin The Wall isimli panoramik çalışmasına rastlıyoruz. 1980’lerde yaşanan soğuk savalı ve duvarın yaşattıklarını, anılarını birebir yaşayanlardan öğrendiğiniz bir sergiye ve duvarın birebir fotoğrafından kopyalandığı 360 derecelik resim bir duvara ev sahipliği yapıyor. Sanatçının başka şehirlerde farklı çalışmaları da olmuş ki bunlardan biri Bergama. Yerlere de mesajlarınızı yazabiliyorsunuz.İmzamızı atıyoruz tabii.
Bu projeye denk geldiğimiz için seviniyoruz. Duvarın yıkılışı ile yaşananları birebir yaşayan halktan öğrenmiş oluyoruz.
Turist bilgilendirme bürolarından çokça yararlandık. Dersimizi iyi çalışıp gittiğimiz için şehri tanıyor gibiydik. Boyut yayınlarının Pratik Kent Rehberi gerçek anlamda bir rehberdi. Diğer şehirler içinde tavsiye ederiz. Gidemediğimiz, gezemediğimiz pek çok yer oldu. Çocuklu liste açısından Labirent Müzesi , Alman Teknoloji Müzesi ve saraylar bunlardan bazıları. Çocuk olmasa mutlaka başka bir liste yapıyor olurdum. Ama 3 günü Beray ile dolu dolu geçirdik. Yakın çevrede de çok yer var. Yeşil alanlar çok fazla. Şehirde modern ve klasik bir arada hem biraz ağır abi hem de entel-dentel havada. Hamburg’a gitmeyecek olsak tüm haftayı burada geçirebilirdik. Bir de ilgimizi trafik ışıklarında yer alan minik adamlar çekti ki bunların hediyelik eşya dükkanları da var. O da şehir tanıtımı için yaratılmış güzel bir hikaye. Ampelmann duvar yıkılmadan önce batı tarafta kullanılırken, şimdilerde ışıkların simgesi olarak artık tüm Berlin’de. Berlin hem büyüklere hem çocuklara kesinlikle tavsiye edilir. Ah tabii bir de unutmadan Almanya deyince çikolata nasıl unutulur. Tabii ki unutulmaz şehirde yer alan meşhur çikolatacı fassbender-rausch’ı mutlaka ziyaret edin. Berlin’de bulunan tarihi yerlerin birebir kopyalarını tatmadan izleyebilirsiniz ama tadabileceğiniz pek çok güzel tad var. Ayrıca kafe-restoranı da mevcut. Bir de Spree nehrinde gezi elbette harika. Kentin simgesi ayılar şehrin dört bir yanında…
Kısaca Berlin tadı damağınızda kalacak bir yer. Şahsen bize öyle oldu. Belki bir gün yeniden bu kez anne-babaya özel bir gezi yapabiliriz belki kim bilir.
Yazı ve Fotoğraflar: Burçay Erenay Güngüler
İletişim: bgunguler@hotmail.com
www.kelebekruhum.com
İnstagram: travellovermum
kelebekruhum_