Denizli Gezi Rehberi

Yurtiçi seyehati olarak uzun zamandır aklımızda olan Denizli için; tesadüf eseri sevgili Pegesus’un biletimizi çok ama çok hesaplı almamızı sağlayan bir kampanyasına denk gelmemiz süper oldu. Ve hemen biletleri alıp yolla koyulduk.

Biraz araştırdığımızda çok fazla gezilecek yer olduğunu farketmemiz uzun zamanımızı almadı. 2 günlük gezi için en çok tavsiye edilen ve en çok görmek istediğimiz yerlere göre bir plan hazırlayıverdik.

Denizli havalimanı merkeze 1 saat uzaklıkta ve gitmek istediğimiz yerler de hep birbirine uzak olması sebebiyle biz araç kiralama kararı aldık. Uçaktan indiğimizde Avis ve Budget’ın önü insan kaynadığından 3. Alternatifimiz olan Baytur’dan araç kiraladık. İlk defa provizyon almayan bir firma ile karşılaştım. Çokta memnun kaldık. Zaten 70 yıldır bu işi yapan bir firmaymış. Tercih edebilirsiniz.

Salda Gölü

İlk rota olarak yerli Maldivler olarak adlandırılan Burdur’a bağlı Salda Gölü’ne doğru yola çıktık. Yolculuk yaklaşık 1 saat kadar saat sürdü. Ancak doğa ile iç içe bir yolculuk olduğundan çok keyif aldık.

 

Salda gölünde bir çok plaj bulunuyor. Bunlar:  Yeşilova Belediyesi Halk Plajı, Doğanbaba Halk Plajı ve Orman Bakanlığı Tabiat Parkı.

Biz araştırma sonucunda tavsiyelere uyduk ve Orman Bakanlığı Tabiat Parkı’nı tercih ettik. Burada yemek yiyebileceğiniz, duş alıp kıyafet değiştirebileceğiniz yerler mevcut. Her plajda yüzmek yasaktır tabelasının olduğunu söyleyebiliriz. Oradaki işletmede çalışanlara sorduğumuzda, boğulma olayları çok yaşandığı ve cankurtaran olmadığı için böyle bir yola başvurulduğunu söyledi. Yüzme ile ilgili bir sıkıntınız yoksa rahatlıkla suyun tadını çıkarabilirsiniz. Yalnız her şey güzel hoş ama suda yılanlar var, ve biz cidden denk geldik. Hatta fotoğranı çekerken kafayı çıkarıp tısladı bize! Zaten soğuk olduğu için girmekte zorlanıyorduk ancak o manzaradan sonra vazgeçtik. Ayaklarımızı sokmakla yetindik, yine de çok güzeldi. Harika bir ışığı var buranın ve ne çekerseniz güzel görünüyor. Çılgınlar gibi fotoğraf çekmiş olabiliriz o kadar diyeyim siz anlayın 😀

 

Alternatifler:

Aceleniz yoksa Salda gölünün bulunduğu Yeşilova’yı gezebilirsiniz.

Buradan yaklaşık 2 saat uzaklıktaki İnceğiz Köyü’ne gidebilirsiniz. Biz gitmeyi çok istiyorduk ancak kısıtlı zamanımız olması sebebiyle gelecek sefere dedik. İnceğiz kanyonundaki fotoğraflara bakrsanız neden gitmek istediğmizi anlarsınız vaktiniz varsa gidin bizce.

Denizli merkeze gitmekte bizim tercih etmiş olduğumuz alternatif.

Denizli Merkez

Otelimiz merkez de olduğu için biz rotayı bu yöne çevirdik. Denizli merkez için de az uz gitmedik yani bu da bizi yemek yeri arayışına itti tabi.

Yeni keşfe zaman yok diyerekten Kebapçı Baki’ye gidip, meşhur tandır kebabı söyleyiverdik. Tandır kebabı kuzudan yapılıyor ve oldukça yumuşak ve lezzetli. Yadırgamayın diye söylüyorum çatal, bıçakla servis edilmiyor. Yalnız pidelerimiz yağlı olduğundan biz istedik.

Eğer yeriniz kaldıysa İstanbul’da da şubesi bulunan Hacı Şerif’te irmikli dondurma yemenizi öneririz. Hediye alacaksanızda güzel bir seçenek olabilir. Lokumlarları, çikolatları ve susamlı helvasını tavsiye ederiz.

Laodikiea Antik Kenti

Denizli’ye 7 km uzaklıkta buluna Laodikeia, aynı zamanda Pamukkale yolu üzerinde bulunuyor. Yani uğramanız zorunlu.

Bi açıkçası uğrasak mı? Vakit kalırsa uğrarız gibi düşünerek yola çıktık. İyi ki de vakit kalmış. Laodikiea MS.60 depreminde yerle bir olmuş bir şehir olmasına rağmen kalan görkemli yapısıyla bizi çok heyecanlandırdı. Suriye caddesi ve Tapınak bizi yıkılmış haliyle kendisine hayran bıraktı diyebiliriz. Özellikle gün batımına yakın gitmenizi tavsiye ederim.

Ayrıntılı bilgi için pamukkalle.gov.tr’yi ziyaret edebilirsiniz.

Kaynak : http://www.pamukkale.gov.tr/tr/antik-kentler/laodikeia

Hierapolis Antik Kenti

Müze Kart geçerli

Yaz Dönemi: 15 Nisan / 2 Ekim
08:00 -21:00 (saat 21 e kadar giriş yaptığınız surette çıkış saatiniz önemi olmuyor)

Kış Dönemi: 3 Ekim / 14 Nisan
08:00 – 17:00

Öncelikle Hierapolis Antik kentini çok büyük olduğunu ve rahtlıkla 1 gününüzü burada geçirebileceğinizi söyleyeyim. Hierapolis’in bir Frigya kenti olduğu söylenmekte. Helenistik, özgü bir yapıya sahip kent yaşanan depremler sonrasında tipik bir Roma kentine dönmüş.

Hierapolis’in 3 farklı girişi var.

Kuzey Girişi: Burası Traveltenlere, Arkeoloji müzesine, Anfi tiyatroya ve antik havuza oldukça uzak mesafede yer alıyor. Gidiş veya dönüş yolunda minibüs kullanmanızı şiddetle tavsiye ederiz.

Güney Girişi: Tavsiye ettiğimiz giriş burası 500 metre yürüyerek Antik havuz, Arkeloji Müzesi, Pamukkale Travertenleri ve Anfi Tiyatroya buradan daha az yorularak ulaşabilirsiniz.

Travelten Girişi: Bu girişi kullanırsanız travertanlerden yürüyüp Hierapolise ulaşıyorsunuz gözlemlerime göre uzun ve yokuş yukarı bir yol.

 

  • Arkeoloji Müzesi

3 salondan olşan müzede Hiarapolis antik şehrindeki kalıntılar, eserler sergileniyor. sırayla Lahitler ve Heykeller Salonu, Küçük Eserler Salonu ve Hiearapolis Tiyatrosu Buluntuları Salonu yer almakta.

  • Antik Havuz

Bir deprem sonucunda oluşan Antik havuz UNESCO koruması altında. Cüzzi bir ücret (32 TL)karşılığında bu havuza girebiliyorsunuz.

  • Anfi Tiyatro

Kuzey Kapısında giriş yaptıysanız hiç direnmeden minibüsle gitmelisiniz. Akşama doğru giderseniz, harika bir manzara sizi bekliyor olacak. Minibüslerin akşam 8’e kadar olduğunu vurgulayalım. Sonra bizim gibi yürümek zorunda kalmayın J

  • Pamukkale Traveltenleri

Sanırım en merak ettiğimiz yer  UNESCO Dünya Mirası olan Travertenler idi. Nasıl bir dokusu olduğu tam bir muammaydı. Termal su birikintilerinin olmadığı kısımların oldukça sert olduğunu söyleyebilirim. Ama havuz gibi derin yerler oldukça yumuşak bir tortu ile kaplı. Burada suya girip, rahatlayabilirsiniz. Suyunun şifalı olduğunu ve oldukça sıcak olduğunu da bilmeyen yoktur zaten.

Teleferik

Merkeze 15 dakika uzaklıktaki teleferik e keinlikle gitmelisiniz. Güzel bir deneyimdi. Dilerseniz indiğinizde sizi bekleyen minibüs servisi ile yaylaya çıkıp kahvaltınızı yapabilirsiniz. Yalnız yayla derken Karadeniz’deki yaylalar gibi bir yer beklemeyin burası modern bir mesire alanı. Bilginiz olsun.

Kaklık Mağarası ve Yüzme Havuzu

Havalanına yakın mesafede bulunan Kaklık Mağarasına gerçekten vaktiniz varsa uğramanızı öneririm. Zira biz yeni yol yapılmış olması sebebiyle navigasyona uyup bayağı bir dolaştık. Açıkçası beklentimiz daha yüksekti. Gittiğimizde sadece biz vardık. Mağaranın içerisi görsel bir şölen. Pamukkale travertenleri gibi bir yapı sizi karşılıyor, ancak bakımsız ve çok ağır bir kokusu var.

2 günde herhalde daha fazla yer gezemezdik. Dolu dolu geçen gezimizden biz çok keyif aldık. Umarım güzel bir rehber olmuştur.

Daha fazla vaktimiz olsaydı neler yapardık..

Keloğlan Mağarası’na giderdik.

İnceğiz Köyü Kanyonuna giderdik.

Hacı Şerif’te en az bir kez daha Dondurmalı İrmik tatlısı yerdik.

Honaz Dağ’ında Yamaç Paraşütü yapardık.

Tripolis Antik Kenti’ne giderdik.

Arrtık gelecek sefere diyelim.

İyi gezmeler

 

Yazı ve Fotoğraflar: Gonca Kaya
İletişim: gkaya92@gmail.com
Instagram: sinegezi