4 KAPILI ŞEHİR “DİYARBEKİR”
Kadın olsun, erkek olsun, ister büyük ister küçük çocuk olsun, misafirler her zaman önceliklidir. Ev sahibi aç yatar da misafirini yemek yedirmeden çıkarmaz evinden. Yemek yemeniz için yalvarıldığını ancak bu şehirde görebilirsiniz. (“Ölümü gör, başım için, sevdiklerin başı için yiyesen” bunlar yakarışlardan sadece birkaçı:))
On Gözlü Köprü’nün hemen karşısında Gazi Köşkü ağırlayacaktır sizi. Eski adıyla Sem’an Köşkü diye bilinen ve 1930’lu yıllarda, Mustafa Kemal Atatürk’e hediye edildikten sonra Gazi Köşkü diye anılan mekânda Menengiç Kahvesi eşliğinde sizi izleyen Dicle’nin nasıl süzüldüğünü göreceksiniz. Fırat’a kavuşabilmek için On Gözle nasıl ağladığını göreceksiniz. Pek duygusal oldu ama Diyarbakır aşktır en saf en gerçek aşktır…
Şehrin İpek yolunun üzerinde olması nedeniyle vakti zamanında belirli noktalarda birçok han ve kervansaraylar yapılmıştır. Deliller Hanı, Hasan Paşa Hanı, Çifte Han, Yeni Han ve Sülüklü Han şiddetle görülmesi gereken yerlerdendir:) Özellikle Hasan Paşa Hanı’nda 40 çeşit Diyarbakır Kahvaltısı yaparak şimdiye kadar hiç yaşamadığınız kahvaltı keyfini yaşayacaksınız. Uzun ve güzel kahvaltının ardından bu han eşe dosta hediyelik almak için size birçok alternatif sunacak. Sülüklü Han’da çok özel müzikler ve kimi zaman canlı müzik eşliğinde sevdiklerinizle güzel vakit geçirebilirsiniz. Han’daki insanlarla sohbet etmek de seçenekleriniz arasında olsun.
Evet bu güzel yerin ardından çarşılara geldi sıra. Bir şehrin en samimi en doğal yeri hiç şüphesiz oranın çarşısı, pazarıdır. Bakırcılar Çarşısı… Daha çarşıya girmeden ritmik çekiç sesleri karşılar sizi. Bakırı nakış gibi işleyen zanaatkarların sabır ve özenle çekiçlerini savurması sizi derinden etkileyecek. Her şeyin çabuk tüketildiği ve kolayına kaçılan bir dönemde, böylesine eşsiz sabır gerektiren zanaatkarların varlığı bir ülkenin en büyük zenginliği olsa gerek. Babadan oğula, ustadan çırağına aktarılan bakırcılığın sayısız güzellikte eserleri mevcuttur. Çeşitli bakır cezve, tepsi, sini, süslü kahve ve çay takımları sizi hayran bırakacak. Sevdiklerinize böylesine değerli ve özel hediyeliklerden alarak bu kültüre desteği sağlayabilirsiniz.Bakırcılar Çarşısı’ndan çıktıktan hemen sonra Çarşiya Şewitî (Yanık Çarşı) karşılar sizi. 1914 yılında çıkan yangında esnafların Çarşiya Şewitî diyerek bağırmasının ardından, halk arasında yaygınlaşarak günümüzde de Çarşiya Şewitî olarak bilinen çarşıda, şehrin motiflerini taşıyan çeşitli yöresel elbiseler, şallar ve ayakkabılar mevcut. Benim gibi hepsini almak için sabırsızlanacağınızdan eminim:)
Evet, bu keyifli gezinin sonuna geldik. Tatil planlarınızı yaparken seçenekleriniz arasında olmalı Diyarbakır. Gezince daha da seveceksiniz. Samimiyeti ve sıcaklığı sizi çekecek. Müdavimleri haftasonları kaçmaya çalışır, her fırsat orada değerlendirilir akrabalarla, dostlarla bir arada.
Unutmayın gitmediğimiz görmediğimiz yerler bizim değildir, gezmek görmek lazım:) Diyarbakır sizi bekliyor buyrun gelin…
Kendimce yazdığım şiirimle yazımı sonlandırıyorum;
İstanbul kıskanmasın senin yerini,
Sen babamın evisin Diyarbekir.
Gözlerin hep doludur için hep hüzün,
On gözünle Dicle ağlarsın için için.
Kapın çoktur sevenin de çok senin,
Sen sevenlerin diyarısın Diyarbekir…
Ve babamın eklediği o güzel dörtlüğü de ekleyerek yazıma güzel bir son veriyorum…
“Dünya kıskansa da yerini,
Sensin benim evim EY DİYARBEKİR…
Gözlerim hep doludur ,içim hep hüzün,
Adını andıkça EY DİYARBEKİR….”