Fas/Marakeş Gezi Notları
Uzun zamandır aklımda olan Fas/Marakeş seyahatim için tüm hazırlıklarını tamamladığım, 4 gece 5 günlük küçük bir nefes alma molası bana çok iyi geliyor. Eğer vakit ve nakit sıkıntınız yoksa Fas’ın tamamını görmek için bir tur yapabilirsiniz. Yani çöller ve Fas’ın kuzeyini de programınıza dahil edebilirsiniz. Kurumsal hayatın getirdikleri benim bunu yapmama engel oldu ama sizin böyle zorunluluklarınız yoksa bunu seyahatinize dahil etmelisiniz.
Öncelikle sizlere Fas ile ilgili hayat kurtaran fuzuli bilgiler vereceğim 🙂 Bu bölümü okumadan da geçebilirsiniz.
- Eğer seyahatinizi Marakeş-Kasablanca olarak planlıyorsanız gidiş uçuşunuzu Marakeş, dönüş uçuşunuzu Kasablanca olarak organize edebilirsiniz. Diğer havayolu firmalarının direkt Marakeş uçuşu yok ama THY’nin Marakeş’e direkt uçuşu mevcut. Kasablanka’ya indiğinizde Marakeş için 2,5-3 saatlik bir yolculuktan kurtulmuş olursunuz. Kasablanca’yı da görmek isterseniz dönüş uçuşunuzu Kasablanca’dan yapabilirsiniz. Kasablanca’ya en fazla 1 gece ayırın. Hatta günübirlik bile gezebilirsiniz.
- Fas’ta çarşı, pazarın en hareketli olduğu eski şehir merkezlerine Medina denir. Fas’ın pek çok şehrinde Medina bölgesi görebilirsiniz.
- Fas’ta kredi kartı kullanımı çok yaygın değil. Genelde nakit istiyor. Sadece çok lüks, turistlik mekanlarda kredi kartı kullanılıyor. O yüzden yanınızda mutlaka nakit para bulundurun.
- Alkol kullanımı serbest ama her yerde bulunmuyor. Sadece lüks turistik restoranlarda alkol servisi yapılıyor. Onun dışında her markette alkol satışı yok. Bazı marketlerden alabilirsiniz ama saat 19:00 dan sonra onlar da satmıyor.
- Marakeş şehri iki bölgeden oluşuyor. Eski ve yeni Marakeş. Eski Marakeş’e Old Medina deniyor ve El Fena meydanının olduğu yer. Yeni Marakeş yani Gueliz bölgesi ise son derece modern bir yerleşim yeri. Bütün kafe , restoran, lüks otel ve gece kulüpleri bu bölgede bulunuyor. Eski Marakeş bölgesinde konaktan devşirme butik oteller mevcut. Bunlara Riad deniyor. Son derece mistik ve şıklar. Tek dezavantajları bu bölgeye araç girişi yasak. Yani taksiler sizi meydanda bırakıyor ve otele kadar yürümek zorunda kalıyorsunuz. Kalabalıkta ve daracık sokaklarda valizler ile yürümek çok zor oluyor.
- Konaklama için hangi bölgeden otel ayarlamanız gerektiği tamamen sizin tercihlerinize bağlı. Eğer gece hayatını görmek istiyorsanız otelinizi Gueliz bölgesinden ayarlayabilirsiniz. Ama şunu da unutmayın Fas’ta gece hayatı oldukça pahalı. Alkollü içki satılan mekanlar için önceden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Alkol satışı olmayan kafeler ise gece 12:00’ye kadar açık. Bizim otelimiz Gueliz bölgesindeydi, dolayısı ile gece daha rahat hareket ettik. Old Medina ile Gueliz bölgesi yürüyerek 20 dakika. İsterseniz taksi ya da fayton da kullanabilirsiniz.
- Gitmeden önce Fas ile ilgili pek çok yazı okudum. Hemen hemen hepsi yalnız kadınların sokaklarda gezerken dikkatli olması gerektiği, çok fazla açık kıyafetler giyilmemesi gerektiği yazıyordu. Dolayısı ile biz üç kadın olarak biraz tedirgin olduk. Ama gittikten sonra hepsinin abartıldığını fark ettik. Her şeyden önce Fas’lılar Arap değil ve Arap kültürüne de sahip değiller. Poponuzun yanakları görünecek kısalıkta bir şort giymezseniz kimse size dönüp bakmaz. Dolayısıyla en az Türk’ler kadar medeniler 🙂 Fas’da suç oranı çok düşük ve fiziksel temasın cezası çok ağır. Yani kavga-dövüş ve sarkıntılık gibi bir durumda başları ciddi belaya giriyor. Ayrıca Marakeş’te her köşede turist polisleri bulunuyor. Özellikle turistleri rahatsız etmek ağır suç sayılıyor.
- Eğer yılan ve maymun oynatıcılarının ve meydanda dolanan değişik tiplerin fotoğrafını çekmek isterseniz para vereceğinizi unutmayın. Çünkü bu adamlar o yüzden 30 derece sıcakta bütün gün o meydanda dolaşıyorlar. Yani bu iş onların ekmek kapısı. Eğer siz fotoğraflarını çekmek için durmazsanız kimse size bulaşmaz. Fotoğraf çektirmek için önce pazarlık yapmayı unutmayın.
- Yine aynı şekilde size yardım ediyorum diye rehberlik hizmeti vermek isteyen insanlar olacaktır. Siz ilgilenmezseniz onlar da sizinle ilgilenmezler.
- Ben Şubat ayının sonunda gittiğimde hava 30 dereceye kadar çıktı. Ama sabahları oldukça serin oluyor. Öğle 12’ye kadar montla gezmek zorunda kalıyorsunuz. Akşamları hava sabah olduğu kadar serin değil.
- El Fenn’a meydanını gezerken ayağınıza kapalı bir ayakkabı giyin. Oranın esnafı yerleri sürekli suladığı için genelde yerler ıslak oluyor. Parmaklarınız ve topuklarınız çamurlu su ile kirlenebilir.
- Fas’da ulaşım bizler için biraz zor olacaktı. Otobüslere binmek istemezsiniz, kalabalık ve eskiler. Ya taksi kullanacaksınız ya da araç kiralayacaksınız. Taksiler sadece 3 kişi alıyor. Marakeş’in dışına çıkmayacaksanız araç kiralamaya gerek yok. Taksi kullanmak daha ekonomik. Veya bir diğer alternatif seyahat acentesi ile gelip transfer ve ulaşım sorununu çözebilirsiniz. Normalde seyahat acentesi ile program yapmayı tercih etmem, münferit gezmek bana daha cazip gelir. Ama benim kendime çıkardığım program ile neredeyse aynı bir tur programı bulunca seyahat acentesi ile gitmeye karar veriyoruz. İyi ki de öyle yapıyoruz. Rehberlik hizmeti, otel, uçak, transferler ile çok daha ekonomik oluyor. Marakeş seyahatinizden önce mutlaka seyahat acentalarının programlarını inceleyin ve hesabınızı ona göre yapın.
- Fas’ın para birimi Dirhem ama sokakta bile Euro kullanabiliyorsunuz. Fas hükumeti Dirhem ile Euro’yu sabitlemiş. Yani 100 Dirhem 10 Euro ediyor. Dirhemin sonundaki bir sıfırı silince kaç Euro ettiğini bulabiliyorsunuz. Ayrıca çok fazla Dirhem almayın çünkü Dirhem’in yurt dışına çıkışı yasak. Ülkeyi terk ederken Havalananından check-in işlemlerinizi yaptıktan sonra Dirhem’lerinizi change ofisten Euro’ya çevirmeniz gerekiyor. Change ofislerin önünde sıra oluyor ve işlem uzun sürebiliyor.
MARAKEŞ’TE GEZİLECEK YERLER
Herkesin seyahat anlayışı farklıdır. Kimi müzeleri gezmek ister, kimi cadde ve sokaklarda kaybolmayı yeğler. Kimi sadece alış-veriş odaklıdır. Canınız ne istiyorsa onu yapın. İlla bütün müzeleri gezmek ya da alışveriş yapmak zorunda değilsiniz. Aşağıda vereceğim liste Marakeş’teki turistlerin ziyaret ettiği yerler. Hepsine gideceğim diye kasmayın kendinizi. Önemli olan Marakeş’in kültürünü ve ruhunu hissedebilmek.
- Jemaa El-Fnaa Meydanı
- Majorelle Bahçeleri
- Bahia Sarayı
- El Badi Sarayı
- Bab Agnaou
- Kutubiye Camii (Koutoubia Mosque)
- Saadian Mezarları (Saadian Tombs)
- Ali Bin Yusuf Medresesi (Ali ben Youssef Medersa)
- Le Jardin Secret
- Dar Si Said (Museum of Moroccan Arts)
- Agdal Bahçeleri
- Menara Bahçeleri
- Musee de la Palmeraie
- Musee de Marrakech (Marakeş Müzesi)
- Maison de la Photograhie (Fotoğraf Evi)
Jamaa El-Fna Meydanı
Jemaa “cemaat”, Fnaa ise avlu demek. Yani toplanma, buluşma yeri gibi bir anlamı var. 11.yy’dan itibaren idam cezaları burada yapılırmış. Halk da bu infazları görmek için sabahın erken saatlerinden itibaren bu meydanda toplanırmış. Adını bundan aldığı söyleniyor.
Jamaa El-Fna Meydanı Marakeş şehrinin kalbidir. “Old Medina” diye de geçer. Bu meydanda yılan ve maymun oynatıcıları, berberi çalgıcıları, seyyar satıcılar, kına yapan kadınları görebilirsiniz. Meydanın girişinde at arabaları ve tiz bir müzik sesi karşılar sizi. Birbirine karışan yemek kokuları, fotoğraf çekmeye çalışan kalabalık turistleri, ne yapacağı belli olmayan, gürültülü insanları ile tam bir kaos alanıdır. Maruz kaldığınız sesler, renkler, görüntüler o kadar yoğun ve yorucudur ki, bir süre sonra baş ağrısı yapabilir:)
Meydanın iç kısımlarına doğru ilerledikçe daracık sokaklarında, çarşı-pazarın içinde bulursunuz kendinizi. Dericiler, hediyelik eşya satan dükkanları ile burada Kapalıçarşı’da yürüdüğünüzü zannedebilirsiniz. Fas, derileri ile ünlü bir ülke ama işçilik çok iyi olmadığı için deri ürünler o kadar cazip değil.
Bu meydanda yapabileceğiniz en güzel şey; meydanı keşfedip, daracık sokaklarında kaybolduktan sonra meydanı tepeden görebilen teraslı bir kafede oturup, kahvenizi veya nane çayınızı yudumlamak olur. Biz daracık sokaklarda kaybolduğumuzda harika bir yer keşfettik. Çöldeki vahaydı adeta bizim için 🙂 Max&Jan hem alışveriş yapabileceğiniz hem de terasında bir şeyler yiyip içebileceğiniz güzel bir mekan. Bütün bu kargaşadan kaçmak isterseniz koşarak Max&Jan’a gidin 🙂
Koutoubia Camii
Şehrin simge yapılarından birisi olan Koutoubia Cami, 77 metrelik minaresiyle şehrin her yerinden görülebilen bir yapıdır. Rabat’taki Hassan kulesi, Sevilla’daki Giralda ve Kutubiye Camiinin inşaatına aynı anda başlanılmıştır. O dönem Rabat’ta meydana gelen deprem, Allah tarafından gönderilen bir mesaj olarak algılanmış, Sevilla’daki yapı hariç diğerleri yarım bırakılmıştır. Yarım sütunlar ise tamamlanmayan medrese inşaatından kalanlardır.
Fas’da neredeyse bütün camilerin minareleri dikdörtgen prizma şeklinde inşa edilir. Bunun sebebi Kabe’nin kare şeklinde olması ve her bir köşesinin islamdaki 4 mezhebi temsil etmesidir. İslam dünyası daha sonra bu anlayışı değiştirerek her mezhebi kucaklama niteliğinde cami minarelerini silindir şeklinde inşa etmeye başlasa da, Fas’ da yapılan yeni camilerin de çoğu dikdörtgendir.
Bahia Sarayı
19. yüzyılda, vezir Ahmet Bin Musa, gözdesi Bahia için yaptırdığı bu saray, muhteşem bir mimariye sahiptir. İçerideki zengin fayans döşemeleri, tavan süslemeleri ve ahşap oymaları zamanın ruhunu yansıtır. Sarayın ayrıca çiçek ve ağaçlarla dolu bir de bahçesi bulunur.
Majorelle Bahçeleri/ Jardin Majorelle
Marakeş’in en çok rağbet gören bu bahçesi sizi başka diyarlara götürür. Bahçe, Fransız ressam Jacques Majorelle tarafından 1923 yılında, sanat çalışmalarına Marakeş’de devam etmek için satın alınır. Dünyanın dört bir tarafından getirilen bitkilerle süslenir ve o kadar ilgi görür ki 1947 yılında halkın ziyaretine açılır. 1962 yılında Jacques Majorelle vefat edince bahçe bakımsızlıktan harabeye döner.
Ünlü modacı Yves Saint Laurent, hayat arkadaşı Pierre Berge’nin verem olması üzerine 1980 yılında bu bahçeyi satın alır. Bütün çiçekleri yeniler ve dünyanın her yerinden envai çeşit kaktüs ve bambu ağaçlarını bu bahçeye getirtir. 2008 yılında YSL vefat edince Pierre Berge, YSL adına bir vakıf kurar ve bahçeyi halka açar. YSL’nin külleri de bu bahçeye savrulur.
Ressam Jacques Majorelle’nin atölye olarak kullandığı bölüm, 2011 yılında Fas Kültür Bakanlığı tarafından Berberi Müzesine dönüştürülür. Bahçe içinde aynı zamanda YSL ve Pierre Berge’nin eşyalarının sergilendiği YSL Müzesi de bulunmaktadır.
Majorelle Garden için kendinize bolca vakit ayırın. Çünkü bu cennet bahçesinden bir türlü çıkamayacaksınız. Sabah saatleri kalabalıktan kaçmak için iyi bir seçim olsa da ışık çok iyi olmuyor. Öğleden sonraki ışık çok daha iyi ama bu seferde inanılmaz kalabalık oluyor.
Chez Ali Show
Bana göre Marakeş’e gelip de Chez Ali Show’a gelmeden olmaz. Gerekirse yukarıda listesini verdiğim müze ve saraylardan bir kaçına gitmeyin ama Chez Ali’de yemekli bir şov izleyin. Bu benim tercihim tabii:)
Chez Ali Gecesi, Berberin çöl hayatını gösteren harika bir şov. Chez Ali’nin hikayesi de ilginç. Chez Ali “Bizim Ali” demek. Fransız sömürgesi sırasında Marakeş’e pır pır uçaklarla gelen Fransızlar, çölün ortasında uçaktan inince ne yapacaklarını şaşırıyorlarmış haliyle. O dönem çölden şehir merkezine gitmek oldukça zormuş. Fransız turistlerden biri bir gün Bizim Ali ile çölde karşılaşmış 🙂 Bizim Ali Fransız’ı almış, çadırına götürmüş, yedirmiş, içirmiş sonra da deveyle şehir merkezine ulaştırmış. Fransız pek memnun kalmış bu hizmetten. Ülkesine dönünce Marakeş’e gelmek isteyen dostlarına “çöle gidince Bizim Ali’yi bulun, o size yardımcı olur” demiş. Böylece adamın adı Chez Ali yani Bizim Ali olarak kalmış ve bugünlere kadar gelmiş.
Bizim Ali ve sülalesi işleri bayağı bir büyütmüşler çünkü şovun yapıldığı tesis 11 hektarlık bir alana kurulu ve tüm bu toprakların da sahibiler. Binlerce kişi çalışıyor bu tesiste.
Tesisin kapısından girdiğiniz an şov başlıyor. Kendinizi bir anda Binbir Gece Masalının içinde buluyorsunuz. Otantik kıyafetli çalgıcılar, dansçılar, akrobatlar, develer-cüceler, bin bir cümbüş ile yemek yiyeceğiniz çadıra kadar size eşlik ediyorlar.
Bol cümbüşlü görsel geçitten sonra çadırlarınıza yemek için geçiyorsunuz. Chez Ali Show’a isterseniz yemekli, isterseniz yemeksiz olarak da katılabiliyorsunuz. Ama oralara kadar gitmişken bedevi çadırların içinde Fas mutfağının tadına bakmadan dönmek olmazdı. Çeşitli mezelerden sonra ana yemek olarak inanılmaz lezzetli bir kuzu, irmik pilavı ve nefis bir tatlının üzerine nane çayı ikram ettiler. Alkol isterseniz servis ediyorlar. Biz kırmızı şarap tercih ettik. Fas’ın şarapları, Fransız sömürgesinden dolayı en az Fransız şarapları kadar başarılı.
Fas’da etler, ülkemizde yediğimiz etlerden çok daha lezzetli. Çünkü hayvanlar hala otlaklarda besleniyor. Yem olayı Fas’ta henüz yok. Dolayısıyla etlerin tadı çok leziz. Yediğimiz tatlıyı başka bir yerde görmedik. Tatlının adı “Jaw Hara”. İncecik, kağıt gibi, çıtır çıtır kızarmış iki kat yufkanın arasına yer fıstığı serpilmişti. Üzerindeki sosun ne olduğunu çözemedik ama giderseniz denemenizi öneririm.
Yemekten sonra asıl şov başlıyor. Futbol sahası büyüklüğünde geniş bir alanın etrafı oturma grupları ile çevrilmiş. Herkes yerini aldıktan sonra gösteri başlıyor. Berberi kültüründe atların ne kadar önemli bir yer tuttuğunu fark ediyorsunuz. Atlarla yapılan akrobatik hareketler, dansözler, uçan halılar binbir gece masallarında aklınıza gelebilecek her şey canlı canlı gözlerinizin önünde sergileniyor.
Gece müthiş bir havai fişek gösterisi ve yine bol cümbüşlü bir fener alayı ile bitiyor. Biz hiç bitsin istemedik. Tam olarak masallardaki çöl ve bedevi ruhunu iliklerimize kadar hissettik.
Yazının başında da söylediğim gibi gerekirse müzelerden iki tanesine gitmeyin ama buraya mutlaka gelin. Zaten Fas’da Chez Ali Show’dan daha eğlenceli bir gece hayatı yok. Biz kişi başı yemekli, alkol hariç 75 Euro ödedik. Yemeksiz olanları 40 ya da 50 euro civarı sanırım. Biz kendi seyahat acentamızın organizasyonu ile gittik ama şehir merkezindeki turizm acentalarından da bilet ve transfer talep edebilirsiniz.
Sevgiler…
INSTAGRAM: @delimavirotalar @seruzun
Selma Eruzun
Web: seruzun.com
Düzenleyen: Havva Gül