Renklerle Dansın Birleştiği Bir Kabile Masai Mara!

Şimdiye kadar birçok ülke gezdim, bir sürü farklı toplulukla karşılaştım, bir sürü farklı yemek yedim. Fakat Kenya’da gördüklerim, karşılaştıklarım, yaşadıklarım diğerlerini farklı açılardan geride bırakan cinstendi. Doğu Afrika’nın bu güzel ülkesi bana uzaklarda bir yerlerde neler kaçırdığımızı gösterdi. Kenya’da ilk durağımız hala ülkenin farklı bölgelerinde göçebe halde yaşayan Masai Mara insanlarının köyleriydi. Köye girmeden önce bizi bir rehber karşılıyor ve köye girebilmemiz için bizden para istiyor. Başta her ne kadar bunun çok turistik bir yaklaşım olduğunu düşünüp saçma bulsak da yaşam koşullarının zorluğunu biraz dinleyince bu şekilde de olsa katkıda bulunmak içimizi rahatlatıyor.

Köye girmeden önce Masai Mara insanları hakkında ilginç bilgiler ediniyoruz. 15. yy’da Sudan’dan Afrika’ya göçtüklerini ve nüfuslarının toplamda neredeyse 4 milyon olduğunu öğreniyoruz. Her köyde yaklaşık 10-15 tane ev var. Köylerde elektrik olmadığı için uyuyana kadar dışarıdalar. Evlerini gezdiğimizde ise gözlerime inanamıyorum bizim kafamızdaki köy evi kavramı kesinlikle orada yok. 2 odalı taş bir ev ama en fazla 3 adım atabilirsiniz. Şaşkınlığımı çok belli etmemeye çalışsam da rehberimiz anlamış olacak ki sizinkiler daha büyüktür eminim diye espri yapıyor. Masai Mara insanları hakkında ilginç şeyler öğrenmeye devam ediyoruz. Benim en çok dikkatimi çeken gelenekleri, evlenmek isteyen erkeklerin güçlerini ispatlamak için vahşi bir hayvan öldürmeleri gerekmesi. Nasıl yani diye suratlarına bakıyorum şaşkın şaşkın, sonra aralarında gülüşüp kabile liderinin yıllar önce öldürdüğü bir aslanın başını kafama takıyorlar. Bunu yapmak zorunda mısınız diye sorduğumda ise aslında zorunda olduklarını fakat hayvanların nesli tükenmekte olduğu için, devlet bu yönde sıkı denetimler ve cezalar getirdiği için bu gelenekten yıllar içinde koptuklarını söylüyorlar. Bu vahşi yöntemler yerine uyguladıkları başka şeyler de var tabi.

 Masai Mara insanları göçebe halde yaşadıkları için hayvancılık yapıyorlar ve evlenmek isteyen erkekten en az yüz sığır sahibi olmasını bekliyorlar. Erkeklerde çok eşlilik geleneği olduğundan ne kadar çok sığırları olursa o kadar çok kadınla evlenebiliyorlar. Fakat kadınlar sadece bir kez evlenebiliyorlar. Ortalama evlilik yaşı ise 16-18 arası. Masai çocukları büyüme aşamalarında bazı uygulamalara maruz kalıyor. 7 yaşına geldiklerinde alt iki dişleri çekiliyor, yanlış hatırlamıyorsam ilerleyen bir iki yıl içinde kolları damgalanıyor ve daha sonra erkekler sünnet oluyor. Beni şaşırtan ise uzun yıllar önce kızlarda da sünnet olayının çok yaygın olması. Fakat dünyanın tepkisini çekince bu gelenekten vazgeçmeye başlamışlar. Afrikalıların zıplayarak dans ettiklerini bir yerlerde mutlaka görmüşsünüzdür fakat Masaililer bu işi çok ciddiye alıyor ve dans yarışmaları bile düzenliyorlar. Yarışmayı kazananların kolları damgalanıyor ve küçük yaşta çocuklar dans eğitimi alıyorlar. Köy halkının kıyafetleri herkes için dikkat çekici.

Masai Mara köyüne girince yoğun bir kırmızı gözünüze çarpıyor. Bu rengi tercih etmelerinin sebebi hayvanların kırmızıdan korkmalarıymış. Ayakkabılarını lastikten ya da deriden yapıyorlar, çünkü hayvan avlarken ya da ormanda ses çıkarmıyormuş. Kadın, erkek, çocuk hepsinin çok fazla takı taktığını görebilirsiniz, hepsinin farklı anlamları var. Evlenince bizim gibi yüzük takmıyorlar, onun yerine kolye ya da ayak bileklerine takılar takıyorlar. Yaptıkları takıları köylerde görebilirsiniz, gelen turistlere takıları satarak gelir elde etmeye çalışıyorlar fakat takılar bizim günlük hayatta takabileceğimiz cinsten değil, yani en azından benim için öyle. Bütün hikâye buraya kadar ilginç geliyor tabi fakat sonra çocuklar gözüme çarpıyor. Bir anda hepsi yanıma geliyor ve çantamda “şeker var mı” diye soruyorlar. “Bize bir şey getirdin mi” diye ısrarla bir şeyler vermemi bekliyorlar. Ben de çantamdaki ufak tefek şeyleri çıkartıyorum fakat bir anda etrafımdaki çocuk sayısı 50’ye yükseliyor. Keşke hepsi için yapabilecek bir şeylerimiz olsa diyorum ve üzülerek yanlarından ayrılıyorum. Neyse ki rehberimiz beni az da olsa mutlu eden bir şey söylüyor ve hepsinin okula gittiğini belirtiyor. Hatta anaokulları bile varmış. Benim için oldukça şaşırtıcı fakat bu küçük kabile, çocuklarını 4 yaşında okula göndermeye başlıyormuş. Köyden çıkarken çocuklara el sallayıp veda ediyoruz, içimiz biraz buruk olsa da onları görebilmiş olmanın mutluğuyla yolculuğumuza daha başka hayatları görmek için devam ediyoruz.

Buket Çam Taşer

Youtube: https://www.youtube.com/channel/UC-7oJNLnrSd3lCCi0Hi86xA

Instagram: buketcamtaser

 Afrika kategorisinde bulunan diğer yazılar için tık tık.