NEW YORK

Hayaller ülkesi Amerika’nın, uyumayan şehri New York’tayız. New York, pek çok şehirden oluşan bir eyalet. Gezilecek, keşfedilecek çok fazla yeri var. Vaktiniz kısıtlıysa özellikle Manhattan ve Brooklyn’i gezmenizi öneririm.
New York’u New York yapan yer tabii ki en başta Manhattan. Işıl ışıl caddeler, kocaman billboardlar, meşhur müzeler… New York’un bütün ışıltıları Manhattan‘da toplanmış.
Manhattan ismi Man-hata’dan gelir. Bu isme ilk defa Robert Juet’in gezi defterinde rastlanmıştır. 1610’daki bir harita Manahata ismini ikinci kez bu bölge için kullanır. Manhattan Lenape dilinden “birçok tepeden oluşan ada” olarak çevrilmiştir.

 

 

 
Manhattan, New York’ta kültürel ve finansal bir merkez. Turistik mekanlar, ünlü müzeler, üniversitelerin yanı sıra Birleşmiş Milletler Merkez Binası da burada bulunmaktadır. Dört büyük medya devi de bu bölgede bulunur.  Bunlar Fox, ABC, NBC, CBS dır. Bu medya kuruluşlarının merkez binaları Manhattan’dadır.
 
2000 sayımlarına göre Manhattan’da 798.000 ev ve yaşanılabilecek mekan bulunmaktadır.
Amerika geneline göre özel araçların yoğunluğuna Manhattan’da pek rastlanmaz. Manhattan’da toplu taşımanın yoğun kullanımı dikkat çekicidir. New York şehir metrosu dünyadaki en büyük ikinci metrodur. Otobüs ya da metro bilet ücreti 2 dolardır. Ayrıca 7 günlük ve aylık sınırsız binmek için satın alınabilen metrocard’lar da bulunmaktadır.

 

 

 
Manhattan’ı özel arabanızla gezmeniz pek mümkün değil. Manhattan yürüyerek gezilebilecek yapıda bir yer. New York, Manhattan adasını dikey kesen yukarıdan aşağı 12 avenue(cadde) ve Central Park’tan itibaren aşağıya kadar yatay kesen 59 street(sokak) ile mükemmel bir adresleme sistemine sahiptir. Önce kaybolmamak için elinizde bir harita ile dolaşıyorsunuz. Ancak bir hafta sonra New York’u avucunuzun içi gibi bilir düzeye geliyorsunuz.

 

Times Square’deyiz. New York’un meşhur meydanı. En başta Times Square Museum & VisitorCenter’a”  giriyoruz. Bu müzede New York’un birçok turistik mekanı hakkında bilgi ediniyoruz. İçerisinde, Times Square’in hikayesini anlatmak için eşsiz sergiler, ücretsiz mini müzeler ile turistler ve New Yorklular için “Broadway Show” biletleri bulunmaktadır. Ayrıca bir de dileklerinizi yazıp asabileceğiniz kocaman bir Times Square Wall var.
 
Manhattan’ı gezmek için tur otobüsleri mevcut. Gray Line’in citysighting turları için biletleri de Times Square Museum& Visitor Center’dan temin edebilirsiniz.
 
New York’un meşhur caddelerinden Broadway’deyiz… New York’un en meşhur aktivitelerinden biri de tabii ki Broadway Showlarıdır. Burası oyuncuların mabedidir ve bir Broadway Show’unda oynayabilmek her oyuncunun harcı değildir. Hangi oyuna giderseniz gidin memnun kalacağınızın garantisini verebilirim.
Manhattan’ın güneyinde, ülkenin önde gelen finans kuruluşlarının toplandığı sokak ise Wall Street…Wall Street, Manhattan’ın en ünlü sokaklarından biridir. Çoğu ziyaretçi burayı biraz karanlık ve kasvetli bulabilir, çünkü çok yüksek binaların olduğu bu bölgede sokaklar çok dardır.
Artık sembolik bir anlamı olsa da, 1653 senesinde New York’un Hollandalı valisi Peter Stuyvesant, kolonicileri İngilizler’den korumak için bu bölgeye bir duvar yaptırmış. Bu duvar yıkılalı çok olmuş ama sokağa adını veren de yine bu duvar olmuş. Borsayla ilgili olmasanız bile Broad Street No.8- 18’de bulunan New York Borsası’nın (New York Stock Exchange) binasını görmelisiniz. 11 Eylül’e kadar bu binada halka açık bir galeri ve ziyaretçi merkezi vardı ama artık kapalıdır. Ayrıca New York’un Finans Merkezi’nin ve Wall Street’in sembolü haline gelmiş bronz Wall Street Boğa’sıyla da bir fotoğraf çektirmeden dönmeyin.
New York’un bir diğer meşhur caddesi 5th Avenue… Dünya’nın en önemli markalarının bulunduğu, ünlü oyuncuların yaşadığı yer. 5th Avenue aynı zamanda siyasi olarak da önemli bir cadde özelliği taşıyor. Her yıl bu caddede belirli günlerde Amerika’da yaşayan ve farklı milletlerden insanlar yürüyüşler düzenliyor. Türk yürüyüşü, Nijerya yürüyüşü gibi…

5th Avenue sonunda 48th ve 51st streets arasında  Rockefeller Center var. Burası, hem yazın binanın tepesine çıkıp manzara izleyip serinleyebileceğiniz bir yer, hem de kışın buz pateni yapabileceğiniz bir yer. Ayrıca Rockefeller’den Empire State binası da görünüyor. Empire State binasının kalabalığını çekmek istemeyenler için alternatif olarak manzara seyretme yeri olarak Rockefeller’ı öneririm. Burası aynı zamanda “30 Rock” dizisinin çekildiği binadır.

Buraya kadar gelmişken The Lego Store’a da uğramamak olmaz.


Rockefeller Center’daki LEGO Store yalnızca çocukları değil, LEGO seven büyükleri de çıldırtacak çeşitlilik ve büyüklüğe sahip. Küçük ve büyük kovalara doldurabildiğiniz kadar LEGO parçasını da satın alabiliyorsunuz, ortaya dökülmüş parçalardan kendi mini figürlerinizi de yapabiliyorsunuz. LEGO Takvim ya da LEGO düzenleme kutuları gibi araç-gereçlerle de karşılaşabiliyorsunuz bu iki katlı mağazada.


Ve ayakları yerden kesen meşhur Empire State Building… Times Square’den Broadway’i takip edip güneye doğru  ilerlerseniz 34. Street’de Empire State Building’i göreceksiniz. Empire State Building’in de tepesine çıkıp şehri seyredebilirsiniz. Bina 102 katlı olup, 1576 merdiven basamağına sahiptir. Yüksekliği 381 m, anten ile beraber 443,2 m’dir.World Trade Center (Dünya Ticaret Merkezi) binasının 1972 tarihindeki açılışına kadar Dünya’nın en yüksek binası olarak kalmıştır. 11 Eylül 2001  tarihindeki terör saldırıları sonucu World Trade Center binaları yıkılınca, New York’un  en uzun binası unvanını geri almıştır. 

Empire State binasına 20 dolar karşılığında bir ücretle çıkabiliyorsunuz. Bugüne kadar binayı 110 milyonu aşkın kişi ziyaret etmiş. Dolayısıyla çok gözde bir mekan. Ne de olsa 320 metre yüksektesiniz ve bütün şehir ayaklarınızın altında!Şehri yüksek yüksek binalardan seyrettikten sonra sanatın baş şehirlerinden birinde olduğumuzu hatırlatarak müzelere geçmek istiyorum…
 
11 Eylül 2001 yılında İkiz Kuleler’e yapılan saldırının anısına yapılan 9/11 Memorial Museum’dayız. Müzeye giriş ücreti 20-25 dolar civarında. Buraya ilk girdiğinizde hissettiğiniz duygu acıdan başka bir şey değil. Müzede filmler ve sergilerle 11 Eylül’ü siz de yaşamış kadar oluyorsunuz. Müze inanılmaz güzel dizayn edilmiş. Saldırıda ölenlerin fotoğraf ve bilgilerinin olduğu ayrı bir kısım mevcut. İnsan eliyle yapılmış resimler ve 11 Eylül saldırı fotoğrafları duvarların her yerinde asılı. Müzede 11 Eylül’e dair kartpostal ve magnetler satılıyor.

Müzeyi gezerken benim asıl dikkatimi çeken bir defter oldu. Her ülkeden gelen insanların müzeyi gezdikten sonra duygularını yazabileceği bir defter bu. Ben de o defterde Türkiye’den bir yazı göremeyince bir şeyler karalamıştım.
9.11 Museum’dan sonraki bir diğer müze durağımız Madame Tussaudus…

Balmumundan heykel ustası Marie Tussaud tarafından kurulan Madame Tussaudus’un merkezi Londra’da bulunuyor. Amsterdam, Hong Kong, New York City, Los Angeles, Hollywood, Berlin ve Şangay’da şubeleri var. 

New York’taki Madame Tussaudus’a giriş yaptık. Ve inanılmaz! O kadar güzel ve o kadar gerçek ki her şey! Gerçekten hayrete uğruyorsunuz. Sanki Brad Pitt birazdan canlanıp elinizi sıkacak, Michael Jackson birazdan şarkısını söylemeye başlayacakmış gibi…
Hemen hemen bütün ünlü isimlerin balmumu heykeli mevcut. Hayranı olduğunuz isimleri canlı canlı (!) görme fırsatı tanıyor size Madame Tussaudus. Müzeye giriş ücreti 20 25 dolar civarında.
Madame Tussaudus’da heykellerin yanı sıra, bir sürü farklı etkinlik var. Korku tüneli, 4D sinema, Amerikan İdol gibi…

Ve bir diğer müzemiz,  The Museum of Modern Art (MoMa)… Birçok kişi tarafından dünyadaki en önemli sanat müzesi olarak görülen MoMa, yakın mesafesinde bulunan Metropolitan Museum of Art’ı tamamlayıcı bir niteliktedir. Ancak bu iki kardeş müzenin ayrıldığı nokta ise, MoMa modern sanat konusunda özelleşmiş iken Metropolitan Museum of Art genel bir sanat müzesidir.
Müzenin koleksiyonu birçok kişi tarafından, Batı modern sanatının en iyi koleksiyonu olarak görülmektedir. MoMa’nın koleksiyonunda 150.000 ayrı parçanın bulunmasının yanı sıra, koleksiyon yaklaşık olarak 22.000 film ve 4 milyon film karesini de bünyesinde bulundurur.

Müzede, The Starry Night-Vincent Van Gogh,  Les Demoiselles d’Avignon– Pablo Picasso, The Persistence of Memory– Salvador Dali, Self-Portrait With Cropped Hair-Frida Kahlo gibi dünyada üne sahip resimler bulunmaktadır.
New York’un bir başka güzelliği de özellikle benim gibi çikolatayı sevenler için, M&M’s World!

Times Square’deki bu büyük mağazadan içeriye girdiğiniz anda çikolataya dair ne varsa almak istiyorsunuz. M&M tişörtleri, hediyelik eşyaları, şekerleri, çikolataları, fincanları, takıları her şeyiyle M&M’s World! Her yaşa hitap eden bir dünya, personelleri cana yakın. Hediye almak için de gayet uygun bir yer. Ancak içerisi her daim çok kalabalık, büyük bir ilgi var. Tabii özellikle de çocukların ilgisi büyük. Ayrıca M&M’s World’e sadece fotoğraf çekilmek ve gezmek için de girebilirsiniz. Herhangi bir ücret ödemenize gerek yok.

New York’tan arkadaşlarınıza hediye götürmek için en uygun ve en güzel hediye tabii ki I LOVE NEW YORK yazılı eşyalar…

Bu hediyelik eşyaları Manhattan’da hemen hemen her dükkanda bulabilirsiniz. I love New York tişörtleri, kalemleri, magnetleri, saatleri, defterleri.. ve daha bir sürü çeşidiyle turistlerin aldığı hediyelik eşyaların en başında geliyor.

Ve Victoria Secret dükkanları… Kadınlar için cennet! Şuan Türkiyede’de açılmış olmasına karşın tabii ki Amerika’da hele de New York’ta Victoria Secret ürünlerinin çeşitliliği daha fazla. New York’a kadar gelmişseniz ve kadınsanız Victoria Secret’a uğramadan geçmeyin derim.

Kadınlara bir diğer önerim, New York’ta ZARA’ya girmeye kalkışmayın parasız çıkarsınız.Türkiye’deki fiyatlardan 3 kat daha pahalı. Ama genellikle alışveriş konusunda Amerika’da marka kıyafetleri daha ucuza alabiliyorsunuz. Özellikle Outlet mağazalarda Türkiye’de çok pahalı bir fiyata alabileceğiniz kıyafeti Amerika’da cüzi bir fiyata alabiliyorsunuz.

New York’ta yemek yemek de başlı başına bir masraf. Oturduğunuz bir restorandan en aşağı 40 dolar ödeyerek kalkmayı göze alın! Ama hakkını vermek lazım Dünya’nın en ünlü şehri New York’tasınız. Yemek konusunda en büyük önerim, New York’ta Cheesecake Factory’e uğramadan geçmeyin. İnanılmaz lezzetli hele de benim gibi cheesecake aşıkları için süper bir mekan.

New York’a yolunuz düşerse keyfini doyasıya sürün. Çünkü orada birkaç hafta gezdikten sonra “her yeri gezdim, artık sıkıldım” diyorsunuz. Ancak ülkenize geri döndüğünüzde de o hayaller şehrini çok özlüyorsunuz…

Yazı ve Fotoğraflar: Cemre Nur Meleke
İletişim: cemrenur@meleke.com