LONDRA

Söylerken heyecanlandığım , bir kere daha gitsem yine de bak ben bunu nasıl görmemişim dediğim bir yer Londra. Biz üç kız kaldığımız yer Londra’da olmadığı için sabahın erken saatlerinde kalktık ve 1 buçuk saatte trenle Londra’ya geldik. Hepimizin merak ettiği benim de en çok ilgimi çeken müzelerden biri NATURAL HİSTORY MUSEUM oldu.Hem dış görünüşüyle hem de içindekilerle gerçekten muhteşem. Keşke Türkiye’de olsa da sık sık gitsek diyebileceğiz bir müze ve herkes çocuklarını alıp gelmiş. Kıskanılası bir durum. Müzeye girdiğinizde sizi büyük dipolodocus dinazoru iskeleti karşılıyor. Tek kareye sığması için ben epey zorlandım 🙂 


Müze kırmızı, yeşil, mavi ve turuncu olmak üzere 4 bölüme ayrılmış. Kırmızı bölge yeryüzünün oluşumuna katkısı olan olayları, mavi bölge; deniz canlılarını, yeşil bölge; ekosistemi oluşturan ve doğada olan her türlü canlıyı turuncu bölge; vahşi yaşamı ve Darwin’i anlatıyor. Deniz canlılarına meraklı olduğum için ben daha çok mavi bölgeyi sevdim. Çok değişik, sevimli birçok balık ve canlı vardı  ve bunların birçoğunu belgesellerde bile görmemişsiniz. Biz müzeyi 3 saatte gezebildik 🙂 Size önerim haftaiçi ve erken saatlerde müzeye gelirseniz daha uzun kalır, rahat rahat gezer ,fotoğraf çekersiniz.

SCİENCE MUSEUM (BİLİM MÜZESİ)

Diğer muazzam müzelerden biri de bence Bilim Müzesi. Toplumdaki değişimlere sebep olmuş birçok buluş var. İlk buharlı makineden eski arabalara, tarımcılıktan astrolojiye kadar geniş bir alanı anlatan, herkesin ilgisini çekebilecek çok keyifli bir müze. Müzeyi gezerken özellikle öğrenci gruplarının ve çocuklu ailelerin geldiğini göreceksiniz. Müzede kafe de var bir şeyler yeyip sonra gezmeye devam da edebilirsiniz. Müze çok büyük ve biraz karışık bu yüzden biz her yeri gezemedik. Müzeyi tam anlamıyla gezmek isteseniz  öğleden sonranızı ayırmanızı öneririm.Bu müze de ücretsiz olan bir müzelerden biri.

HYDE PARK

Hyde Park, Londra’nın en büyük parkı. Bu yüzden eğer Hyde Park’a gitmeye niyetliyseniz bence bir haritasını alın hatta bisiklet  kiralarsanız kısa sürede çok yorulmadan gezmiş olursunuz. Park tam bir huzur yeri. Çocuklarıyla top oynayan babalar, bisikletle gezenler, sabah sporunu yapanlar, çimlerin üstünde kitap okuyanlar…Bir gün sadece Hyde Park’a gelip dinlenmeli insan. Her yerde oraya buraya koşuşan sincaplar görebilirsiniz ama yiyecek verirken dikkatli olun derim zira üstünüze atlayabiliyorlar. Parkın ortasında göl var ve isteyen deniz bisikleti kiralayabiliyor. Parka gelirken yanınızda bir şeyler getirmediyseniz parkın içinde kafeler de var.
OXFORD STREET

Londra’nın en önemli alışveriş caddelerinden biri Oxford Street. Dikkatimi çeken şey çok fazla hediyelik eşya dükkanının olması. Bütün dükkanları gezip öyle hediye almanızı öneririm.Toplu alışveriş yapacaksanız indirim yapıyorlar. Ucuzluğuyla meşhur olan Primark’ın dışında Disney Store, Topshop gibi mağazalar da var. Biz Disney Store’u merak ettik. Küçük çocuklar gibi her bir oyuncağa dokunarak  renkli dükkanı gezdik ve  sevimli karakter bardaklarından aldık:)  Oxford Street‘e Hyde Park’tan da gidebilmeniz mümkün. Eğer isterseniz metroyla da Oxford Circus istasyonuna gidebilirsiniz. Ve caddede gerçekten başarılı birçok sokak sanatçısını da görmeniz mümkün.

REGENT STREET

Oxford Street göre daha lüks mağazaların bulunduğu bu cadde de alışveriş severlerin gözdesi.Apple Store ,Hamleys,H&M,Topshop gibi birçok mağaza bulabilirsiniz.Biz alışveriş yapmaktan çok caddede NFL(National Football Leagu etkinliğinde vakit geçirmeyi tercih ettik.Break dance yapanları izledik. Çalan müziklerle de fazlasıyla güldük eğlendik.Gitmeden  NFL kızlarıyla bir  hatıramız olsun istedik.
 Eğer yılbaşı,cadılar bayramı gibi özel günlerin olduğu zamanlarda gelirseniz sokakları çok güzel süslüyorlar.Bol bol fotoğraf çekilmek için böyle zamanlar bir fırsat.Gelmeden önce etkinliklerin olup olmadığına sitelerden bakın derim.londonist.com bu sitelerden biri.Hem alışveriş yapar hem de eğlenirsiniz.Caddeden doğruca gittiğinizde Piccadilly Circus denen Eros heykelinin olduğu meydanı göreceksiniz.
SHERLOCK HOLMES MUSEUM

Metroyla Baker Street durağında indiğinizde tabelayı takip edip sağa dönerseniz uzun kuyrukların olduğu yer Sherlock Holmes Müzesi olduğunu hemen anlarsınız. İlk olarak kuyruğa girmeden müzenin yanındaki dükkandan bilet satın alıp müzeyi öyle ziyaret etmelisiniz. Kuyruktayken kapıdaki Victoria dönemi kıyafetli polisle fotoğraf çekilmeyi ihmal etmeyin 🙂 Müzede Sherlock Holmes ve Dr Watson karakterinin birçok eşyasını göreceksiniz. Müzede dedektifin kitapları, piposu, pelerini, çalışma odası, tuvaleti ve hikayelerindeki sahnelerin balmumu heykellerine  kadar her şey var. Çok fazla etkilenip hatta heykellerden biraz ürktüğüm doğrudur. Müzenin kötü yanı küçük küçük odalara o kadar çok şey sığdırmışlar ki hareket etmekte zorlanıyorsunuz. Ben sırt çantamla yürürken (içerisi kalabalıktı) epey zorlandım. Ama iyi haber müzede fotoğraf çekmek serbest 🙂 Siz de müzeye gittiğinizde elinizde büyüteç başınızda şapkanız ile koltukta otururken herkes gibi fotoğraf çekilebilirsiniz. Çıkarken anı defterine isminizi yazmayı unutmayın .Ve bileti aldığınız dükkandan hediyelik bakabilirsiniz. Aynı zamanda Beatles sevenlere duyurulur  müzenin yanında bir Beatles dükkanı var.

TOWER BRIDGE

İngiltere’nin en önemli simgelerinden biri bu köprü. Mavi rengini 2.Kraliçe Elizabeth’in gözlerinden alan bu köprü Thames Nehri’nde iki kulenin üzerine kuruludur. Kulenin manzarası müthiş. Dört bir yanında fotoğraf çekilmenizi tavsiye ederim. Biz kalabalıkta çekilmeye çalışmaktan çok zaman harcadık. Siz siz olun Londra’yı gezmeye erken başlayın.



Köprüye giderken LONDRA KALESİ’ni görünce içerisini merak edip girmek isteyince 16 poundluk fiyatını duyup içeri girmekten vazgeçtik. Eğer sonbaharda gelirseniz kalenin dışında kırmızı popies denilen çiçekleri de görebilirsiniz.
ABBEY ROAD

Ünlü İngiliz rock grubu Beatles’ın albüm kapağındaki yürüdüğü meşhur yol bu yol. Araçların hareket etmesine aldırmadan birçok insanın yürürken fotoğraf çektirdiği bu yolda eksik kalmadık biz de fotoğraf çekildik 🙂  Amma velakin normal yoldan  bir farkı olmadığı için boşuna vaktinizi harcamış olursunuz. İlla ki gideceğim diyorsanız da erken saatte gelin zira sizinle birlikte 10 kişiyle fotoğraf çekilmiş olursunuz.


Yazı ve Fotoğraflar: Elif Evsen
İletişim: elif-evsen@hotmail.com