SOZOPOL, Bulgaristan

Yeşilin, mavinin, doğanın içinde, ucuza tatil yapmak isteyenler için harika bir önerim var : Sozopol… Sozopol, Bulgaristan‘ın Karadeniz sahilinde, Burgas‘ın 35 km güneyinde küçük bir kasaba. İstanbul’dan 348, Kırklareli Dereköy sınır kapısından 80 km uzaklıkta. Kendi araçları ile gidecekler için oldukça keyif alınacak bir güzergah.Yemyeşil ormanın içinde yolculuk yaparken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor insan.


Yollar genel olarak güzel, sadece sınırdan sonraki 5-10 km biraz bozuk ve çukurlu. Aracınızla seyahat edecekseniz yeşil sigorta yaptırmanız gerekiyor. Minimum 15 günlük , 63 Euro karşılığında gümrükte yaptırabilirsiniz. Uluslararası ehliyet zorunluluğu yok, Türk ehliyeti yeterli.

Bulgaristan’a girdikten sonra, gümrük işlemlerinin ardından Vignette ( yol vergi pulu) almayı unutmayın sakın. Trafik kontrollerinde pulunuz yoksa ceza ödemek durumundasınız. Vignette ücretleri şöyle : 1 haftalık 10 leva ( 5 Euro) ; 1 aylık 25 leva ( 13 Euro) ; 1 yıllık 67 leva (34 Euro)Son bir uyarı : Hız limitlerine mutlaka uyun!

Yolculuğun sonuna doğru, Sozopol şehir merkezine birkaç km kala, tarlaların arasında kocaman bir şato gözünüze çarpar. Siyah kuleleri ile oldukça görkemli duran bu yapıyı , bir Orta Çağ şatosu zannedebilirsiniz. Oysa ki yapımına başlanalı sadece 20 yıl olmuştur.


Georgi Tumpalov‘un çocukluk hayalidir , büyük yeşil bahçesi ve kuğuların süzüldüğü gölü ile muhteşem güzellikteki bu şato. Ravadinovo Şatosu’nun yapımına 1996 yılında başlanmış olup, haladevam etmektedir tamamlanma süreci. Istranca dağlarından 20.000 ton taş kullanılmıştır inşaasında. Jeolojik araştırmalara göre , bu kayaların içerinde mikro elmas partikülleri mevcuttur ve bu sebepledir ki şatonun gün içerisinde renk değiştirmesi. Sabah saatlerinde pembe, öğlen beyaz pırıltılar izlenir. Şatonun bahçesinden içeri girdiğinizde Tumpel Şövalyesi’nin heykeli karşılar sizi.


Ve üzerinde şu yazıyı okursunuz:

Ben uzak topraklardan gelen bir yabancıyım. Yol boyunca seni kalbimde taşıdım, ruhumda sakladım , tıpkı bir annenin çocuğunu koruduğu gibi. Seni hayallerimde yarattım. Her bir taşın üzerine bir taş daha ekleyerek yaptım seni. Şimdi benim önümde durduğunu görebiliyorum, “rüzgara aşık perili şato”.

Bahçe, köprüler ve çeşmeler bakımından zengindir.

Sozopol , tarihi bir yarımada üzerine kurulmuş. Bir eski şehri, bir de yeni şehri var. Arnavut kaldırımlı dar sokakları, cumbali tarihi ahşap evleri, kilise ve şapelleri ile şirin mi şirin “eski sozopol”.

Limandaki balık restaurantlarında ya da kafelerinde gün batımını izlemek ayrı bir keyif…

Sopozol meğer vampir avcılarının gözde mekanıymış. 2012 yılında yapılan kazılarda arkeologlar vampir kalıntıları bulmuş. Kadın ve erkek iskeletleri kalp bölgesinden kalın demir kollarla saplanmış olarak bulunmuş.

Yine arkeolojik kazılarda Sozopol yakınında Sv. İvan adasında şaşırtıcı bir bulguya rastlanmış. Adanın en eski tapınağında Hazreti Yahya’ya ait olduğu sanılan naaş bulunmuş. Bu bulgu Sozopol’u Avrupa’da din turizmi güzergahı olarak en çok ziyaret edilen kente dönüştürmüş.

Yazı ve Fotoğraflar: Utku Özbay
İletişim: utkuozbay@hotmail.com